06 Mayıs 2008

O MAHUR BESTE ÇALAR...

İLK OKUDUĞUMDA DUYGU SELİNDE BOĞULUP BOĞAZIMA TIKANAN DÜĞÜMLE DAKİKALARCA AĞLADIĞIM,HALA AKLIMA GELNCE TİTREDİĞİM VE ESKİ BLOGUMDA YER VERDİĞİM BİR YAZIYI,DAHA DOĞRUSU "GERÇEK" BİR HİKAYEYİ PAYLAŞMAK İSTİYORUM ..ÖNCE SEVGİLİ PANDORAMIN GÜZEL YAZISINA YORUM OLARAK YAZDIM,ŞİMDİ BURAYA..OKUMAYAN,TARİHİMİZİ BİLMEYEN KALMASIN DİYE..
NASIL İÇ BURAN ÖYKÜLER YAŞANDI GÜLLER SOLDU..SAYGIYLA ANIYORUZ..

Çoğumuzun bildiği ve sevdiği bir şarkı bu;

Şenlik Dağıldı Bir Acı Yel Kaldı Bahçede Yalnız
O Mahur Beste Çalar Müjgan'la Ben Ağlaşırız
Gitti Dostlar Şölen Bitti Ne Eski Heyecan
Ne Hız Yalnız Kederli Yalnızlığımızda Sıralı Sırasız
O Mahur Beste Çalar Müjgan'la Ben Ağlaşırız

Bir Yangın Ormanından Püskürmüş Genç Fidanlardı
Güneşten Işık Yontarlardı
Sert Adamlardı Hoyrattı Gülüşleri Aydınlığı Çalkalardı
Gittiler Akşam Olmadan Ortalık Karardı

Bitmez Sazların Özlemi Daha Sonra Daha Sonra
Sonranın Bilinmezliği Bir Boyut Katar Ki Onlara
Simsiyah Bir Teselli Olur Belki Kalanlara
Geceler Uzar Hazırlık Sonbahara


Atilla İlhan’ın bu güzel şiiri daha sonra bestelendi.
Şiiri okurken ya da şarkı olarak dinlediğinizde adı geçen
Müjgan hakkında ne biliyorsunuz?

Büyük bir olasılıkla güzel bir kadın ismi olabilir mi?
Olsa olsa unutulmaz bir aşkın yitirilen güzeli mi ?

Bilemediniz…………

İşte ‘’Müjgan’la Ben Ağlarız ‘’ ve hüzünlü öyküsü…………

Atilla İlhan anlatıyor;

"12 Mart sonrasının kahır günleriydi.

Bir sabah radyoda duyduk ağır haberi: Deniz'lere kıymışlardı.
Karşıyaka'dan İzmir'e geçmek için vapura bindim.

Deniz bulanıktı; simsiyah, alçalmış bir gökyüzünün altında hırçın, çalkantılı...
Acı bir yel esintisinin ortasında aklıma düştü ilk mısra...
Vapurda sessiz bir köşe bulup yüksek sesle tekrarladım. Vapurdan indikten sonra da rıhtım boyunca bu ilk mısraları tekrarlayarak yürüdüm".

"Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı
Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı
Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı
Gittiler akşam olmadan ortalık karardı .."

6 MAYIS 1972

Bir kadın ismi sanılan "Müjgan" eski dilde "kirpik" anlamına geliyor ve Şair’in "müjganla ağlaşmak"tan ne söylemek istediği orada çözülüyor ;

O DENİZ'LERE ağlıyordu……

Şiiri ve şarkıyı şimdi bir de bu bakış açısıyla
Okuyun ve dinleyin………
***********************

NİYEMİ YAZDIM BUNU?
6 MAYIS 1972 - Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan,
Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nde idam edildi.

Deniz Gezmiş'in babasina yazdigi mektup, şoyledir;

"Baba,
mektup elinize gecmiş oldugu zaman aranizdan ayrilmiş bulunuyorum. ben ne kadar "uzulmeyin" desem yine de uzuleceginizi biliyorum. fakat bu durumu metanetle karşilamani diliyorum. insanlar dogar, buyur, yaşar ve olurler. onemli olan cok ya$amak degil, yaşadigi sure icinde fazla şeyler yapabilmektir.
bu nedenle ben erken gitmeyi normal karşiliyorum.

ve kaldi ki benden once giden arkadaşlarim, hicbir zaman olum karşisinda tereddut etmemişlerdir. benim de etmeyecegimden şuphen olmasin.
annemi teselli etmek sana duşuyor. kitaplarimi kucuk kardeşime birakiyorum.
kendisine ozellikle tembih et. onun bilim adami olmasini istiyorum. bilimle ugraşsin ve unutmasin ki bilimle ugrasmak da bir yerde insanliga hizmettir.
yaptiklarimdan en ufak bir pişmanlik duymadigimi belirtir, seni, annemi, agabeyimi
ve kardeşimi devrimciligimin olanca ateşiyle kucaklarim."

...
ve Yusuf Aslan, babasina yazdigi mektupta şu sozlere yer vermiştir;

"sevgili babacigim,
bu mektubu aldigin zaman ben ebediyen bu dunyadan goc etmiş olacagim.
ne kadar sarsilacagini tahmin ediyorum. bir bucuk yildan beri benim yuzumden nasil uzuntu icinde oldugunuz belli. bu son olayi da metanetle karşilamanizi sadece dileyebiliyorum.
elbette ki, yillarca emek verip yetiştirdigin bir oglunun, bir gunde oldurulmesi kolay goguslenecek bir olay degildir. fakat, siz benim ne icin, kimlere karşi mucadele verdigimi biliyorsunuz. ben, bu acidan rahat gidiyorum. sizlerin de bu bakimdan rahat ve huzur icinde oldugunuzu, olacaginizi biliyorum.
mektubum burada biterken sizi, annemi, yucel'i,ablami,aziz agabeyi,mehtap'i
hasretle kucaklarim babacigim...
sağlicakla kalin."

Deniz Gezmiş ve arkadaşlarıyla ilgili tanıklıklarını romanlaştırdığı 'Gülünün Solduğu Akşam' adlı kitabıyla efsaneleşen Can Yayınları'nın sahibi Erdal Öz de yaşamını 6 mayıs 2006 da yitirdi. Öz, Can Yayınları'nın 25. yılını görkemli bir şekilde kutlamaya hazırlanıyordu..

(mektuplar,ekşi sözlükten alıntıdır)
şarkıyıda indiricem yarın inş..

11 yorum:

Bri; dedi ki...

ama gecenin 12:30unda kapına gelmiş misafir olmuş biride böyle ağlatılmaz ki..
ama hangisine ağlıyayım bilemedim..
bir düşünce uğruna öldürülen gencecik bedenlere mi,yoksa aradan onlarca yıl geçtiği halde değişmeyen beyinlere mi???

Nurtella dedi ki...

Keşke değişen bişeyler olsaydı da bunlar tarihte kalsaydı..
idam olmasa suikast var..
asıl ağlata bu..
vatan uğruna gözlerini kırpmadılar doğru bildiklerinden şaşmadılar ama hala uğrunda savaştıkları değerler sapasağlam değil..kemikleri sızlıyordur..

PaNDoRa dedi ki...

Şimdi ki zamanı görebilselerdi o dönemlerde acaba, insanların vurdum duymazlığını, bana dokunmayan yılan bin yaşasın'lığını (ki o yılan dokunmayı bırak zehrini bile akıtıyor) yani işte kaygısız ve lakaytlığı, yapılanlar karşısında gıkı çıkmayan hatta bir de şakşakçılık yapan bu insanlar için, yine ölümü göze alırcasına ve de devrim adına savaşırlarmıydı? Canımı sıkan olaylardan birisi de budur işte. Diyecek lafım yok :(((

[ fiкяiмiи iиcє güℓü ] dedi ki...

Çok gençtiler. İnandıkları uğruna ölüme bile dimdik gittiler. Sevgili Pandora'nın dediği gibi, eğer bu günü görselerdi, yine aynı mücadeleyi yaparlar mıydı? Bilemiyorum. Bu gün yıldönümü acının.:(((

HAYAT dedi ki...

aslında deniz gezmiş kimdir nedir bilmezdim hatırla sevgiliyi izleyene kadar ordaki mücadeleleri gerçekten insanın bedenini titretiyor insan düşünüyorda aslında biz buralarda onalrın sayesinde olduk birileri ilersi için savaştı devrim yaptılar ve biz şimdi elimizdeki her şeyi tek tek yok ediyoruz dünya mı değişiyor yoksa biz mi değişiyoruz.çocuklarımıza nasıl bir gelecek vereceğiz acaba..
çok güzel bir konuya değinmişin cnm çok sağl hatırlattığın için

zilsizzarife'nin yeri dedi ki...

Çok üzüldüm okuyunca yazdıklarını içim acıdı.Bir hiç uğruna yitirilmiş bedenler...Çok acı.Denicek keşke başka şeylerde olsa.

fortuna dedi ki...

deniz gezmiş, yusuf aslan ve hüseyin inan düşünceleri nedeniyle çok genç yaşta idam edildiler.asla unutulmadılar.bu günleri görseler eminim,yine aynı mücadeleyi verirlerdi.eski ofis arkadaşım deniz gezmiş'in sınıf arkadaşıydı.o günlerin tanığından yaşananları, deniz gezmiş'i dinlemek çok etkileyici.
güzel yazın için teşekkürler.

'Berrin' dedi ki...

bu şarkıyı öok severim, ayrıntısını bılmek hosuma gıttı..
hatırla sevgılı den detayları ogrenmıs olduk bır nebzede olsa..asıl ıdamı hakedenler, ınsan hakları davasına hala beslenırken gecmıste goz kırpmadan kıyılmıs canlara..denız gezmısler kadar adnan menderesede yazık olmuş..

Emre dedi ki...

Yorumsuzum Nur, ne yazsam boş malesef herşey hala aynı değişen hiç birşey yok herkez bir okadar vurdumduymaz ve kaypakken ve hala iyiki idam edildi sözcükleri tekrarlanıyorken ne diyebilirimki Hitlerden bir farkımız yok bana göre aynı faşizan duygular kabararark devam ediyor ben sadece bunu biliyorum "hadi ordan sende" diyenlerde bir gün aynı duruma düşebilir bunuda kimse unutmasın. çok mu karışık yazdım ama olsun anlayana.

Emre dedi ki...

ayrıca Ahmet Kaya'nın hem kendisini hemde şarkılarını çok severim. bide seni seviyorum ve öpüyorum.

enn pasta dedi ki...

Fikrine,zamanına,emeğine,kalbine sağlık...
Ruhları şadolsun yiğitlerin/yiğitlerimin.
Ruhlarının şadolması bence bizlerin elinde.Meydanlara dökülp de antlar içip;sonra "a-aa ben vermedim oy-ben de vermedim oy" diyen o kaypaklarla ,ancak mehteran bölüğü oluruz...bugün gibi...