31 Mayıs 2008

BUGÜN ORDADA CUMARTESİ Mİ?

Evett yine bir cumartesi günü,yani kızımla didişme ve kavga günümüz:P
Şöyle oluyor, her cuma (eğer dersanesi yoksa,ya da varsa çıkıştan sonra) bir plan mutlaka yapıyoruz,ama o sabah cadı kakmak bilmez asla ve benim çok özenle beklediğim haftasonu kahvaltım nerdeyse öğlene sarkar böylece günün büyük bölümü ölü doğmuş olur:(
Neyse bugün de böyle oldu devamında ne olur bilinmez,ama balkonda güzel bir simit çay partisi yaptık çok şükür,onlar uyurken bizim hijyenik simitçi geldi simitleri aldım çayı demledim kahvaltılıkları bile çıkarmadım çünkü anladıkları yok ne biçim kavaltı bu demeyin o yüzden:)

Zaten simitin yanına çay ve peynir yeter değil mi?


Ama biz normal insanlar olmadığımız için(annem ve ömür törpüsü öyle diyolar:))
Çaydanlıkta görünen yamuk hallerimizle bir saat oynadık,kahkahalar attık,her resim ayarlayışımda cadı koca kafasını olmadı ellerini soktu,Simitin kenarı için tepiştiler,şimdi de bakkaldan aldıkları ganimetleri paylaşıyorlar içerde..sonrada çıkarız akşama doğru.böyle işte...

Afiyet olsun size..:))

MEKTUP VAR:) 1

Sabah erken uyandım (kalktım sana güller aldım mutlu ol diye,mutlu ol diyeee:))
aklıma sürekli şarkılar geliyo bu ara zaten her söylediğim kelimede hemde değişik şarkı,değiştir oynasam yeri yani memetali beyle:P
Hemen kahvemi yapıp geçtim pc başına tabii,önce incegülüm bakmışmı diye maillere baktım yok,ama başka bir mail var sağolsun önemseyen değer veren dostum bana blogumda gördüğü eksik-gedik hatalarımı yazmış çook teşekkür ediyorum tekrar.
Yazdığım cevabı burdan sizinlede paylaşmak istiyorum çünkü aynı şeyleri anlatmak istiyordum ne zamandır fırsat olmamıştı.
Ama önce,her şablon değiştiğim zaman sadece keyiften değil,bazı aksaklıklar olup bunu aynı temayla halledemediğim zaman yenisini yapmak zorunda kaldığımı belirtmek isterim.
Burda da bazı sorunlarla karşı karşıyayım halledebilirim inş.
Şimdi mektup,daha doğrusu benim yazdığım cevap:

............GÜNAYDIINN
gerçi şimdi uyumuşsundur belki yoksa devriliceksin uykusuzluktan:))
bende uyandım sabah sessizliğinde keyif yaptım göya ama mesajını görür görmez düzeltmek istedim yavaşlamayı(gece bahsetmiştim bu sorundan ya)
benim şablonum sade bu yüzden beğendim ve fontlada oynamadım bu sefer pek
lakin yavaşlatan takvimli arşivdi sanırım.Çokta yakışmadı bu tarza.
yoksa html kodu fazla yok ve bende istemiyorum zaten.
ama o ciddi çok uzun ve karmaşıktı kaldırdım güç bela
bu sefer baştaki tab bozuldu,en sevdiğimde oydu biliyosun yanlardan upuzun sarkmadığı için gereken eklentiler.
Düzeltemiyorum ve belim feci ağrıdı napıcam bilmiyorum:((
olmazsa o bölümü orjınalinden aynen kopyalayıp yeniden düzenlemem gerekicek.neyse çok zor değil bu sanki,en azından baştan yapmaktan iyidir.

Yazı konusuna gelince, ben daha önce birkaç blog yaptım hatta blogcudakinin pagerank 4 tü
ama gözümü kırpmadan terkettim çünkü o blogta "ben" yoktum.
sadece benim duygularım vardı.Ve saklamak istediğim beni anlatan şeyler..
Yani kişisel hiç bir iz yoktu.Bu benim sanaldan korkmam ve yazan pek çok kişiyi de samimi bulmamam sebebiyleydi.
çünkü özellikle o ortamda çoğu kişi kimliğiyle değil,olmak istediği ,hatta olmayı hayal ettiği(ama başaramadığı)kimliklerle oradaydı.
Bir kendini bulma ve kişilik oturtamama durumu izledim ve bu beni koparttı.
Zaten sonuçta bu bir çeşit hobi,belki günlük ve kişiye özel alanlar ne isterlerse yaparlar mantığında herkes anladığım kadarıyla.Saygı duymaktan başka tek çare sevmediğin ortamdan uzaklaşmaktı bana göre.
Sadece bir nevi "ego tatmini" ve "pohpohlanma" peşindeydiler.Bunlarsa bana çok yabancı terimler.

Bloggerda buna hiç rastlamadım desem yalan olur(sağlam istihbaratlarım var çünkü:)) ama burda kişiliği oturmuş sağlam karakterler var ve gerçek kimlikleriyle burdalar.
Ne şanslıyım ve benim eksenimde böyle arkadaşlardan oluştu.Bunda benim özen göstermem ve seçiciliğimin etkisi ne kadardır bilmem:)
Bir resimleri veya gerçek isimleri olması gerekmiyor.
Sadece gerçek olduklarını ve yalandan uzak samimi olduklarını bilmemiz yetiyor.

Ama ben hala yazamıyorum.
Duygularımı kelimlere döküp kendimi doğru ifade etmekte yetersizim.
Ve yanlış anlaşılma korkusu beni sımsıkı saran bir urgan gibi bana engel olmakta farkındayım.
Ama bridget çok ısrar etti ...abla neden konuştuğun gibi yazmıyosun diye
(ha, ve birde emrecim çok ısrar etti,şu tembel gelin:))
özellikle cadımla olan diyaloglarımız çok komik ama ben gene başaramıyorum anlatmayı o ayrı bir yetenek.
Umarım zamanla gelişir:))
Elimden geldiği kadar cıvık yazmamaya türkçeyi ihlal etmemeye çalışıyorum bu sefer konuşma diliyle yazmazsan gerçekteki kadar komik olmuyor olaylar mesela.
Ama ciddi bişeyler anlatıyosam farketmiyor tabi.

Yazı fontu bana pek uymadı sanırım satır aralığını biraz açarım ve paragraflar arası daha sık boşluk bırakırım.Okunurken daha rahat olur o zaman sanırım.
Tabii ki uyarıların beni sevindiriyor çok teşekkür ederim:))

not:bu mektubu(inatla mail demiyorum) blogumda yayınlıcam tamammı?ama kime yazdığım belli olmasa da olur gizemli olur hehe:D)


****************************
sonra demiş ki dost ses:)
"Kimseye bir şey ispatlamak için burda olmamalısın zaten..."
(gerisine gerek yok,ben okudum ya:))

ve yeni mektup yani cevabı:
HİÇ BÖYLE BİR ENDİŞEM OLMADI ZATEN:)
ENDİŞEM KENDİMİ OLMADIĞIM GİBİ ANLATMAK,YANİ YANLIŞ İFADE ETMEK
VE SADECE KELİMELERİ DOĞRU SEÇEMEDİĞİM İÇİN OLURSA BU,ÇOK ÜZÜLÜRÜM..
İLK BLOGUMDA BAK NE DEMİŞİM HAKKIMDA:
BEN BİR KOLLEKSİYONCUYUM..DUYGU KOLLEKSİYONCUSU...:))
BURASI BENİM ÖZEL KOLLEKSİYONUM,KAYBETMEK İSTEMEDİKLERİM,
OKUMAKTAN BIKMADIKLARIM ..BENİMLE BÜTÜNLEŞENLER...
VE HİÇBİRŞEY ''ÖYLESİNE'' KONMADI..
Bunlar benim hayatımdan duygularımdan,sızılarımdan kesitler..



fikrimin ince gülü veee bridgetin hain planları:))

Bu gece bridgetin planlarını ve yaptıklarını anlatıcaktım yazsanaa diyordu çünkü,çok güldük bugün.
Lakin yemeğe ani misafirim geldi,sonra çıkıp arabayla bir tur attık deniz kenarında yürüdük çin pazarına uğradık(hatta kimin ısmarladığını unuttuğum halde mutfak önlükleri aldım rengarek,sahi ama kim istemişti bunları bende görüp yaa:()

Ama canımın içi eş ruhum dediğim fikrimin ince gülüsüne şablon yaptım, bitti hatta silinecek bir kaç eklenti bile var sayfayı yavaşlatan (bende de olabilir yavaşlama pc den dolayı bilemiyorum çünkü) önce gülüm görmeli sabah,gerçi daha yaparken anahatlarıyla görüp yazmış hemencik;
" Kız var ya yerim ben seni. Tatlı ruhum benim. Şimdi evi süpürüyorum, bitsin bakıcam tekrar. Bayıldım diyorum da başka bişey demiyorum. Seni de kocaman öpüyorum. Ellerin dert görmesin. Sağol gerçek dost.." diye.
Ben bunu sevmeyip ne yapayım canım yaa..
aslında yaptığım şablonları alıp yayınlamıyorum ve bahsetmiyorum bile burda iyimi yapıyorum kötümü bilmiyorum çünkü belki onlar bile hatıra bana.Ama benim için her zaman önce insan gelir ve incitmek ve yanlış anlaşılmaktan çok korkarım..Her zaman severek yaptım elimden geleni.Emeğimi esirgemedim en ufak değişiklik en az 1 saat sürebiliyor ve teşekkür aldım sağolsunlar.Neyse,bu konularda yaralarım da var çok deşmiyeyim kanamasın ama bana sonsuz güvenip tek soruma bile cvp vermeden "ne yaparsan başım gözüm üstüne" diyen ve beni yanıltmayan,
(nasıl bişey istediğine dair sorular yolladım önce,sonra "şimdi sen beni madara edersin bu soruları yazıp ben onları geri alayım sen sadece renk söyle dedim,O da nasılda biliyosun beni ben de şimdi yazıcaktım cevap ne soruyosun bana dedi:))
kişisel olgunluğun farkını gösteren canım dostuma çok teşekkür etmesem olmazdı.Ve en kısa sürede(şimdiye kadar yaptıklarım içinde) en çabuk ve en karalı ne yapacağımı bilerek tamamladığım blog bu oldu.Ve bu kez sadece uyarlama değil,tamamen bana ait dizaynı.Headeri(oooff başlık işte yaa gıcık oluyorum bu terimlere tarzanca) gözümde canlandırdım ve birsürü program kullandım yaparken.Arkaplanda ona çok uydu.E tabii ben nerelerden buldum seçtim kimbilir:)
Çünkü,blogun içeriği,tarzı,anlattıkları hatta müzik ve kullanan mutlaka tamamlamalı temayla birbirini ve ben bu uyumu en iyi yapan kişilerden biri olduğumu biliyorum.İddia edebilirim:))
....................................................
Neyse şimdi geçelim briye:D
Yada yok yarın devam edeyim gözümü açamıyorum uykusuzluktan...Tekrar devam edin burdan ama tamam mı?Reklamlardan sonra diziye dönmüyomusunuz aaa:))
dipnot:başlık konuyla ilgiliydi ama ben başarıp başka şeyler anlattım gene,geveze ben..byy
Tatlı pembe rüyalar...

30 Mayıs 2008

GREGORIAN..

İmeem den bir şarkı aradım dilime dolandı upload etmek zor geldi edilmişi vardır dedim:))
Buldum ama çok değişik slow şahane bir uyarlamasını.
Ben klasik-slow yani New Age denen türü çok seviyorum.Huzur buluyorum dalıp gidiyorum.
Benim gibi hayalperest bir yengeç burcu için normali bu zaten:)
Yanni, Enya favorim Moby dinlerim birde.Ama bu GREGORIAN .
Mutlaka bilen takip eden vardır ama ben yeni keşfettim ayinimsi-kilise tarzı (eksisözlükte de böyle benzetmişler zaten) hoş şarkılar ve cover ları var.(10u papaz 12 kişiden kurulmuş iyi mi)
Enya ya benzettim tarzını meğer beraber çalışmaları olmuş zaten.Hatta mahkemelik olmuşlar.
Yani içimden geçirip düşündüklerim çıktı bir bir şok oldum,"ne ka akıllıyım" dedim kendime mamık gibi:))Bunun yüzünden diziyi izlmeye başladım efsane oldu çocuk:))

Playlist yaptım sizde dinleyin diye "losing my religion" ve "my lady darbanville"(aradığım buydu:)) inanılmaz güzel olmuş ve çok sevilmiş.. Ben en çok MİRACLE OF LOVE ı sevdim,hatta bayıldım..Dinleyin mutlaka.2.şarkı.Zaten epey şarkısı listte var.
tıkla
YORGUNUM VE UYKUM VAR AMA BÖYLE OLUNCA DAHA HİÇ UYUMAMA GİBİ BİR ÖZELLİĞİM DE VAR..GECE ALTTAKİ YAZIYA EKLEMİŞTİM BU BÖLÜMÜ DE AMA ÇOK UZUN OLMUŞ GÜME GİTMESİNE GÖNLÜM RAZI OLMADI..
not:indirmemiz için gereken linkleri de MERKEZ deki cinlerime ilettim bilmem artık:))
gregorian-enya-yanni

29 Mayıs 2008

SEN MÜZİK DİNLE BENDENİZİM...RELAX..


Bugünüm gene uyuz,gene ruhsuz geçicek dedim içimden ama dünkü elimin kolumun kalkmaması ve resmen (!) akşamüstü binbir nazla başladığım temizlik tertip manyaklığı geceyarısına kadar sürdü:)) Zaten bir konuda da orta yolu bulsam öpücem kendimi(sanırım bu yüzden bulamıyorum:P)
Pandorayla bana bulaşan rehavet virüsünü hepinize bulaştırmayız inşallah:))
Neyse ben toparlandım hem ne şevkle,bu sabah nerdeyse fırtına tadında rüzgarla 5.30 itibarıyla camların pat pat yapmasıyla 3,5 atıp uyandığımdan mütevellit hem uykusuz hem yorgun,hem suçsuz hem güçsüz kalmış bendeniz,hala hararetle işini yapmaktadır.Ev bal dök yala kıvamında misler gibi kokmaktayken,komşu kapıyı çalar;

*hadi gelmiyomusun günee?
(günden ve bilimum ev gezmesinden hazzetmeyen şahıs burun kıvırır zaten dahil değilim,ama komşular toplanınca kıramıyorum gidiyorum arada bir,gidince de eğlenmiyorum desem yalan,çok matrak çok tatlıdır komşularım şekerlerim,ama içim sıkılıyo ev gezmesinden,tuhaf ki evde oturmaktan değil..)
*geç geleyim abla yaa,mantar doğruyorum yemek yapcaktıım:P(bahaneye bak sen)
*tamam canım ben gidiyorum geç kalma çok
Ablacık uğurlanır ama balkon silinir çamaşır asılır (hızımızı alamadık yani)
,tam balkona mı kurulsam yoksa süslenip gitsemmi ki saatte 4 e geliyo diye uyuzlanırken kapı çalar,
*oğluşum bak arkadaşların çağırıyodur seni
*anneee inanmıcaksın ama ananemle arz abla gelmişler kapıdalar:D
(arz abla alt kattaki komşum,pek sever beni nedense:)ama annemle birlikte ne alaka?nası yani?)
*ee gün yokmu bugün? der sevimli,heyecanlı,işgüzar:P komşum,
*e varr ama gitmedim daha,der merakla bendeniz,annem
*e hani misafirler gelmediler mi der?
*yok annecim gün varda bende değil..
*kapıda şok geçiren birbirine bakakalan ve pekte hamarat neler yapmıştır şimdii diye gelen aç ve çay diye yanan hüsrana uğramış insancıklar içeri gelir:))
Olay şu:(devamı var bu sefer tıkla bi zahmet:))

Hah,tşk:)
Cumartesi günü bana gelmek çok isteyen bi komşumla karşılaştık(güle güle otura gelicekmiş:) ,perşembe gün var ama gidilmicek para toplanıcak sana gelelim mi dedi,
*buyrun tabii dedim,o da diğerlerine haber vericek gelip gelmiceklerini bildiricek ama.
O gün başkalarına da söylemiş hemen,lakin durum değişti diğer komşu yapıcakmış zaten bu yanlış anlamış,iptal yani ama gelip bana ne zaman haber verdiler hatırlamıyorum bile iyi mi:))
Ama gelmiceklerini biliyorum bari:D
Bu arada ben arzla karşılaşmışım ve sizde gelin kesin değil ama demişim o da 2 komşuya daha haber vermişmi işgüzarcığım,ama gelipte bana demiyo tamam gelicez diye o da gamsız insan:P
Birde annemi buluyo otobüs durağında gel diyo gün var çay yapmıştır gidelim,annemde nazlı nazlı birde bana haber vermiyo modunda iyi mi???

Neyse o der tamam git o zaman ben haber vereyim gelmesinler,
Annem panik olur git sen diye tutturur,
Ya dedim tamam,kapıdan çevrilirmi misafir oturun hemen hazırlarız bişiler yardım edersiniz(öyle bedava yemek yok)
Anne kişisi endişeli tavırlarla ev teftişine çıkar bir tur atar yüzünde bir sırıtmayla döner:P)
Hadi çucum kısır yapim ben dedi malzemeleri yığdım sen doğra dedim ben poğça yapayım,onuda malzemeleri karıştırdım arza yıktım:)) bende keşkül yaptım kurabiye vardı vs vs gelen gülüyo ama birde seviniyolar kalabalık yok diye,herkes mutlu mesuttu bu işten.
Bir ben şakın..bir ben uykusuz..bir ben sensiz...(koptum kopucam şimdi)

dipnot:Ama bir kere daha anladım ki ev gezmeleri bana göre asla değil,bi daha bulaşan nolsun:P

*********************
Herkes gitti diş ağrım tuttu gene,çektirmicem diye inatlaştıkça sonum olucak bu dişçime de söz verdim ilaç bitsin gelicem tüydüm yüzümde yok gitmeye ooff:((
Uyukladım azıcık uyandım hemen ağrıdan yaa
Ağrı ilaçları ve kuru kahveyle geçişti biraz sakinleşti çok şükür,ben de yazayım bişiler dedim ama elim kolum dururmu yok,mozillada 50 tane sayfa açık okuyorum habire,UBUNTU geldi dün,bugün başladım bilgi toplamaya en yakın zamanda kurdurucam ve paylaşıcam sizinle inşallah.Kullanan varsa beklerim tecrübelerini.Bende bir blogta öğrendim ve heveslendim,çok yardımcı oldu sağolsun onuda anlatıcam ayrı bir postta.Uzadıça uzadı bu yazı..
*********************

28 Mayıs 2008

VAR MISIN-YOK MUSUN:))



GENE AYNI ÜÇGEN:))
GİTTİM EVRENİ OKUDUM PANDORAMI MİMLEMİŞ
O DA BENİ MİMLER DEDİM:))ÖYLE YAPMIŞ CANIMIN İÇİ SAĞOLSUN
BENİMLE PAYLAŞIR HER GÜZELLİĞİ,
SABAH KEYİFLİ BİR SOHBET ETTİK KAÇ GÜNDÜR HASRETTİK MSN ÖZÜRLÜ OLDUĞUM İÇİN.MÜSAİT OLDUĞUMDA KİMSE OLMAZ NE HİKMETSE:))
SONRA İŞİMİZE GÜCÜMÜZE KOYULDUK(GÖYA)
BU ARA ÜZERİMDE ÖYLE BİR SIKINTI VAR KOLUMU KIMILDATASIM YOK
HER GÜN PLAN YAPIYORUM AMA HALİM YOK
"ÜŞENİYORUM ÖYLEYSE YARIN" DEYİP DEVAM EDİYRUM ÇILDIRICAM..!
NEYSE MOLA VERMİŞKEN YAZAYIM AÇILAYIM

BU EN ZOR MİM OLDU BENİM İÇİN,ÇÜNKÜ BEN ARADA KALDILARIMI
TAHAMMÜL EDEMEDİKLERİMİ
SABREDEBİLDİKLERİMİ
BENİM İÇİN ELZEM OLANLARI
BENİ MUTLU EDEN VE ÜZENLERİ
DÜŞÜNÜP BİRBİRİNE SOKTUM KAFAMDA:))
TOPARLAYABİLİRSEM BUNLARIDA AYRI BİR MİM OLARAK BAŞLATABİLİRİM.
İLK AKLIMA GELENLERİ SIRALIYAYIM;

VARIM
*Sevgiye
*İyi niyete
*Yardımseverliğe
*Kötü günüde de sevdiklerimin yanında olmaya,
*Sessizce dinlemeye ve duyduğumun bende kalmasına,
*Söz verdimse mutlaka yerine getirmeye
*Sevmesem de bazı şeyleri tahammül etmeye
*Kişisel seçimlere saygı göstermeye
*İçten gelmeyen şeyler söylememeye
*Yaptığımın ve söylediğinin tezat olmamasına
*Mükemmeli aramaya değil önce kendim mükemmel olmaya(olabildiğimce)
*Hatır gönül bilmeye ve kırmamaya
*Ne görmek istiyorsam öyle davranmaya
varım:))

YOKUM
*Maskelere
*Samimiyetsizliğe
*Suistimal edilmeye
*Şımarıklığa
*Haddini bilmezliğe
*Laubaliliğe
*Yalana
*İnanmadığım ve emin olmadığım şeyler söylemeye
*Vaadedip söz verip yapmamaya
*Sevdiklerimi (hatta bazen sevmediklerimi de)yarı yolda bırakmaya,
*Sahte ve yapmacık davranışlara
*Olmadığım gibi görünmeye,(yada tersi:))
*Kişiliksiz insanlarla bir arada olmaya
*İçi boş muhabbetlere (ve insanlara)
*Ne oldum delisi ve sonradan görmelere
*İnsana yakışmayan abuk tavırlara
*Kaprise
*Ben dobrayım yüzüne söylerim ayağına olmıcak lafları dan diye yapıştırıcak kadar nobran olmaya,kalp kırmaya
*Yapılan zerre iyiliği de kötülüğü de unutmaya,
*Uyardığım,yeniden şans verdiğim ve
sabır gösterdiğim halde düzelmeyen şeylere ve yalanı AFFETMEYE
yokum..!!

AKLIMA BU KADAR GELDİ..ŞİMDİ TOPU TACA ATIYORUZ,O ZAMAN,
ÖNCE UMAR,VE FİKRİMİN İNCE GÜLÜNÜ VE BRİDGET İMİ MİMLEDİM..
KABUL EDERLERSE SEVİNİRİM..

26 Mayıs 2008

PAZAR MAZAR KAÇ YAZAR..

Dün çok güzel ve sıcak bir gündü,geç edilen geleneksel pazar kahvaltısı,babacığım sağken her pazar poğça kek kokularıyla uyanırdık,şölen gibi olurdu bizim için birarada olduğumuz her sofra:)
Aaahh o zaman televizyon açık olmazdı sabahları ve en büyük iyilik buydu sanırım.Bazen şu teknolojiyi geliştirip ne zararlar verdikleri aklıma geliyor ama çok uzun yazılıcak bir konu bu benim için..
O gün mutlaka tiyatroya sinemaya ya da değişik bir yerlere pikniğe giderdik babacığımla..

Ben de öğrendiğimi yapmaya çalışıyorum elimden geldiğince.Bazen poğça ya da börekler yapıyorum erken kalkıp ya da sevdikleri diğer mamulleri,mesela sucuk:D
Ama bir türlü oturulamaz bizim evde, sabahın köründe kalkıp kapıya poşet asamadıysak yani ekmek ve gazeteyi asortik kapıcımıza aldıramadıksa vay halimize.!!
gene o gitsiinn vakası ve sonuçta ikisi birlikte gider tırıs tırıs:))ama kaç saat geçer çay katrana döner mi bilinmez..O yüzden
Neyse ne keyif kalır ne heves ama er geç oturucaz o masaya:)
Bu sefer havalar ısındı ya "nerde yiyelim" davası başlar.
Benim tek tercihim balkon ve eziyetide ben çektiğim halde her kafadan ses çıkar,yok mutfak masası kocaman sana zahmet olmasın yaa,balkonuda dağıtmayalım burda yiyelim
(iç sesleri:burda gazeteleri yayıcaz masaya,televizyon da var)

Kahvaltı-öğle yemeği kavgası masaya oturtma savaşları son bulduğunda ev de savaş alanına dönmüş olur,zira yiyen çay bi elinde,gazete diğer elinde salona geçer.
Mutfak ve ben birbirimize bakakalırız.Sonra cadıya bağırılır sen nereye gidiyosun gel buraya şeklinde ama dönen olmaz:)
Mutfak şöyle bir toparlanır hemen kahvemi alır kaçarım balkona yoksa kendime gelemem mümkün değil,balkon ve kahve keyfi resimleri:)

O sırada anne sultan arar "napıyosunuz çocuum bugün" bir plan yoksa önceden belirlenmiş(-ki genelde olmaz) onuda alıp biryerlere gideriz.Her zaman gelmez de,işte canı gezmek istediyse arar canım benim.
Bu hafta deniz kenarında bir yerlere gittik yürüyüş yaptık,çinliler gelmiş gene 4 dükkan açmışlar çok güzel şeyler vardı cadıyla ben bayılıyoruz ıvır zıvırlara tokadır anahtarlıktır,hatta kör bıçaklardan gına geldiği için bıçak bileyici aldık:))
BAKIN BETTY Lİ ANAHTARLIĞIMA,PEK SEKSİ AMA YAZ GELDİ NAPALIM
Deniz kenarında çay içtik ama annemin açlık krizi tutunca,çocuklar da orda yemek yediği için direk gene bize geldik.Gene yemek gene sofra(ama bu kez balkona) gene çay,güzel bir muhabbet.Çok güzel bir gündü yaa.
Artık dinlendim mi beter mi oldum bilmiyorum..

Gece keyfim kaçıktı biraz.Moralim aniden bozulmaya ne kadar elverişli,alıcam bi sinir hapı leyla gibi dolaşıcam tepki veremicek bünye o olucak..

Hayat tuhaf..

25 Mayıs 2008

KADER SAYIMIZI NASIL BULUCAZ???



DAĞILSIN KARA BULUTLAR NE ZAMANDIR NOT ALDIM OKUYAMADIM BİLE BU YAZIYI HADİ BERABER YAPALIM:))

SİZİNKİ NE ÇIKTI YAZIN AMA ALTINA LÜTFEN,BENİM 1 ÇIKTI:))
ve iyi pazarlar...


Yasam çarkınızın kader sayısını bulmak için, doğduğunuz ayin değeriyle,
doğum günü ve yılının sayılarını yan yana toplamanız gerekiyor.

Ayların sayı değerleri:
Ocak…….. …..1
Şubat……. …..2
Mart…….. ……3
Nisan……. ……4
Mayıs……. ……5
Haziran….. …..6
Temmuz…… ..7
Ağustos….. ….8
Eylül……. …….9
Ekim…….. ……1
Kasım……. 2
Aralık…… …….3

Sıra kader sayınızı bulmaya geldi.
Tablodan doğduğunuzun ayın değerini bulup gün ve yıl ile birlikte toplayın.

Örneğin, 3 Nisan 1964 ‘te doğmuşsanız 3+4+1964=1971
1+9+7+1=18 1+8=9 Kader sayınız 9

Kader Sayısı 1
Güçlü, lider, yol gösterici ve planlayıcısınız. Gerçekten güçlü bir kişiliğiniz var. Yeriniz kaptan köşkü.
Başkalarına boyun eğmek sizin için yabancı bir kavram. Son derece yaratıcı ve yeteneklisiniz.
Düşüncelerinizi bir an evvel yasama geçirmek, gerçekleştirmek için gerekli olan mücadeleci ruhu sizde mevcut.
Yükselme hırsı ise yaşamınızın temelini oluşturuyor. Arzu ettiğiniz başarıya ulaşmak İçin yılmadan çalışıyorsunuz.
Yöneticilik yeteneğiniz olduğu için Olaylara hemen hakim olabiliyorsunuz. Yaşamın her alanında bu
yeteneğiniz geçerli. Kararlılık, güç ve irade hırsınızın araçları. Ve siz bu araçları büyük bir beceri ile kullanıyorsunuz.
Zaman zaman bu Niteliklerin olumsuz yönlerini sergilediğiniz oluyor. Böyle durumlarda son derece saldırgan olabiliyorsunuz.
Oysa istediğinizi elde etmenin yolu ilişkilerinizde inceliği elden bırakmadan halletmek. Bazen eleştiren ve emreden oluyorsunuz ama size
eleştiri yapıldığında kahroluyorsunuz. Aslında son derece hassas bir kalbiniz var.
Bu durumda kalbinizin sesini dinleyin. Kısa zamanda hem liderliğinizi hem de dostlarınızı yeniden kazanırsınız.

Kader Sayısı 2
"YARDIMCI”
Sizi başkalarından ayıran iki yonunuz var. Taktik ve insan
ilişkilerinde gösterdiğiniz ustalık ve beceri ile üstesinden
gelemeyeceğiniz hiç bir şey yok. Yaşamınızdaki anahtar kelime işbirliği.
Uyumsuzluk ve tartışmalı konular sisteminizi hemen etkiliyor.
Bu yüzden başınıza böyle bir şey geldiğinde bütün gücünüzle durumu düzeltmeye çalışıyorsunuz.
Zarif bir insansınız bunun yanı sıra başkalarını da çok düşünüyorsunuz kırmamaya çalışıyorsunuz.
Bu yüzden çevrenizden dostlarınız hiç eksik olmuyor. Kader çarkının diğer sayılarından daha mücadeleci bir ruha sahipsiniz (9′dan sonra ).
Ancak yaşamın güzel zevklerinden hiç mahrum kalmıyorsunuz. 2 rakamı toparlayıcılığın sayısıdır. Ruhunuzun birleştirici yönünü alevlendiriyor.
Mutluluğunuzun temel koşulu ise uyum yaptığınız her şeyde sanki bir sihir var. Çünkü bir kavramı ele alıp onun içini doldurmakta üstünüze yok.
Başkalarının yardıma ihtiyacı olduğunda ortaya çıkıyorsunuz
ama gerektiğinde hiç kimsenin yardımı olmadan isinizi kendi başınıza halledebiliyorsunuz.

Kader Sayısı 3
"SEÇİCİ”
Örgütlenme yeteneği ve yöneticilik sizde toplanıyor. Becerikli bir insansınız bu özelliğiniz sayesinde başarı ve mutluluk dolu bir yaşam sizi bekliyor. İnsanin doğasını ve zaaflarını iyi bildiğiniz için insanlığı düzeltmek amacına yönelik meslekler seçiyorsunuz. Aslında çok bağışlayıcı ve halden anlayıcı bir insansınız. Otorite en önemli silahınız. Yönetici olarak girdiğiniz her yerde bu silahı kullanıyorsunuz. Ne kadar büyük bir toplulukla çalışırsanız başarınız ve kazancınızda o derece büyük olacaktır
Endüstri, şirket ve örgütlerde yönetici yeteneklerinizi en iyi şekilde kullanabilirsiniz. Çok cesur bir insansınız. Amaçlarınız ve yapmanız gerekenleri çok iyi biliyorsunuz. Amacınız herkesin hareket özgürlüğünden faydalanmasını sağlamak. Ama bu da size göre belli bir disiplin içinde olmalı. Kendi özgürlüğünüz için başkalarını incitmekten hoşlanmıyorsunuz. Doğal olarak başkalarının da bunu size yapmasına izin vermiyorsunuz.

Kader Sayısı 4
“DUVARCI”
Yaşam çarkınızın sayısı kareyi simgeliyor. Bu adalet ve eşitlik
demektir. Siz ise bu karenin tam ortasında dört tarafınız çevrili olduğu için kıpırdayamıyorsunuz . Biraz da hareket ve renk lazım değil mi hayatınızda? Sadece yukarıya doğru gelişebiliyorsunuz. Kare yaşamın tüm pratik yönlerini temsil ediyor. Ama olaylara değişik açılardan bakmayı başaramıyorsunuz. Yaşam çarkına gelecekte olacak iyi şeylerin temeli diye de bakabilirsiniz. Sabırlı ve sebatlı birisiniz çalışmaya her an hazırsınız Aynen bir duvar ustası gibi araçlarınız mantık ve yöntemdir. Sizin için belirli kalıplar var, onların dışına çıkmayı ise hiç aklınıza getirmiyorsunuz. Sadık ve güvenilir bir kişisiniz. Ancak muhafazakarlık sizi kısıtlıyor. Ayrıntılar ise sizin bazı çabalarınızın sonuçlanmasını
engelliyor. Kendi fikirlerinizi başkalarına zorla kabul ettirmeye
çalışmazsanız ilerlemeniz daha kolay olacaktır. Bir sanatçının yada mimarin size kavram olarak sunduğu biçimi tüm ayrıntıları ile gözünüzde canlandırabilirsiniz. Bundan sonra da kendi pratik yaklaşımınızla projeyi kağıda dökebilirsiniz. Kimse sizin için görev ve sorumluluklardan kaçıyor diyemez. Çünkü nerede güvene ihtiyaç varsa
orada sizi buluyorlar.

Kader Sayısı 5
“YAZICI”
Doğuştan Merkür özellikleriniz var. Enerji canlısınız. İnce bir
zekanızın yani sıra iyimser bir kişiliğiniz var. Yasam sizin için cesaret gerektiren bir macera. Eğlenmesini dahası yaşamasını çok iyi biliyorsunuz. Yaşamın değişkenliği sizin değişik ve çeşitliliğe olan düşkünlüğünüzle tam bir uyum içinde olduğundan yaşama rahatlıkla ayak uydurabilirsiniz. Dünyanın merkezi olmaktan hoşlanıyorsunuz. Ama olmadığınızı bir türlü kabul etmek istemiyorsunuz. Özgürlüğünüze çok düşkünsünüz. Ve hiç bir şeyin sizi özgürlüğünüzden alıkoymasına izin vermiyorsunuz. Sözcükleri kullanmada çok başarılısınız. Bundan dolayı konuşmaya dayalı mesleklerde çok basarili olursunuz. Eğlence ve yazın dünyasında bir yıldız gibi parlayabilirsiniz.
Ancak ustun konuşma yeteneğiniz bazen sorunlara da yol açabilir. Bilmediğiniz konulara dalarak mahçup olabilirsiniz. Değişken bir karakteriniz var. Bu kötü bir özellik değil. Kimileri için bir zevk de denilebilir. Size göre akıllı insan zamana ayak uydurmak zorundadır. İhtiyaçlarınızın neler
olduğunu biliyor ve bu uğurda yapmanız gerekenlerden kaçmıyorsunuz. Sizin için mutluluğa giden yol buradan geçiyor. Her ne pahasına olursa olsun almak. Mutluluk kendinizi ifade etmek ve başarıya ulaşmaktır.

Kader Sayısı 6
“OĞRETMEN”
Sizin dünyanızın yöneticisi aşktır. Aslında kime aşık olduğunuzun çok da önemi yoktur. Ve evrendeki göreviniz bu Felsefeyi öğretmektir. Amacınız ise başkalarına yardim etmektir. Aşka ve ilgiye olan aşırı ihtiyacınızın arkasında kendinize olan güvensizliğiniz yatar. Ailede gerçekleştirdiğiniz huzuru, çevrenize sonrada tüm dünyaya yaymak amaçların en önemlisi. Kabalığa, bayağılığa asla tahammül edemiyorsunuz. İkili ilişkiler tercihiniz. Kalabalıkta kendinizi savunmasız hissediyorsunuz. Müzikten, güzel sanatlardan anlıyorsunuz. Yaşamın güzelliklerine olan sevginizi bu alanlarda uzmanlaşarak dile getiriyorsunuz. Kendinizden çok başkalarını düşünme özelliğiniz, sizi
gençlerin danışmanı, yaşlıların sırdaşı ve dünyanın
öğretmeni yapıyor. Çok ender eleştiriyorsunuz. Aslında sizi rahatsız eden çok az şey var. Yanınızda sevgiliniz olsun yeter. Görevlerinizin size yüklediği sorumluluk aslında göründüğünden de ağır. Ancak bu ağır görevlerin önemini gayet iyi biliyorsunuz. . Yasamdaki görevlerinizi yerine getirerek büyük mutluluğa ulaşabilirsiniz.

Kader Sayısı 7
"Gözlemci" bir yapıya sahipsiniz her şeyin ardındaki nedeni aramanız en büyük özelliğiniz. Yüzeysel hiç bir şey sizi tatmin etmiyor. Tersine merakınızı körüklüyor. Mistik konuları, yeni ve eski ilim alanları ilginizi fazla çekiyor. Tıpkı bir doktor gibisiniz. Sorunlu insanlar aradıkları huzuru sizde buluyor. Sizin elinizde adeta sihirli bir güç var. Mesafeli tavrınız sizi diğer insanlardan ayırıyor. Ancak yaşamın
derinliklerine inenler sizi anlayabilir, suskun dönemlerinize bir anlam verebilir. Nitekim zaman zaman böyle manasızca içinize kapandığınız oluyor. İnsanlar ilk tanıştıklarında sizden çekiniyor. Doğuştan itibarlısınız adeta. Yeriniz ne olursa olsun daima ilgi uyandırıyorsunuz. Felsefi ve kültürel konulara ilginiz büyük. Ancak tam olarak
çözebilmiş değilsiniz. Müzik yazmak, kesifler yapmak yaratıcılığınızı kullanabileceğiniz alanlardan. Sizin için sanatçıların eserlerinden yararlanmadan yaşamak değil. Bazen yaşam sizin için bir düş kırıklığı olsa da daha öğreneceğiniz çok şey var. Genelde karamsar ve
suskun bir yapıya sahipsiniz. Yalnız da yaşamayı başarabilecek nadir kişilerdensiniz. Hayat konusunda bazen umutsuzluğa düştüğünüz de oluyor. Ancak felsefi
bakış açınız yaşamın nereden kaynakladığını ortaya çıkaracak kudrette.

Kader Sayısı 8
Her şeyi net olarak ifade etme yeteneğine hatta her şeyi net olarak hissetme yeteneğine sahip olmasanız da, zekanın yaşamınızda büyük bir önemi var. Çok çeşitli konulardan zevk alıyorsunuz. Zamanınızı büyük kısmını da hayallere ayırıyorsunuz. Fakat yaşamın salt eğlence olmadığının farkındasınız. Çok yönlü olmak en büyük özelliğiniz. Çok ve çeşitli yetenekleriniz var. Çabuk kavramak da bunlardan biri. Fakat insanlar hakkında kolay yanılgıya düşüyor, gerçek yüzlerini çok geç fark edebiliyorsunuz . Bilgiye anında ulaşmanın yollarını biliyorsunuz. Ancak bilime yeteneğiniz ve düşkünlüğünüz fazla değil. Çünkü zamanınızın çoğunu gerçek bir bilim adamı gibi bilime adamak yerine daha sanatsal ve sportif faaliyetlerden hoşlanıyorsunuz. Hoşsohbet ve eğlencelisiniz. Bu özellikleriniz de kolay arkadaş edinmenizi sağlıyor. Pek çok insan sizi seviyor ama sizi gerçekten anlayan çok az insan oluyor. Bunun sebebi karmakarışık ruhunuzun derinliklerine inebilmeyi çok az kişinin başarabilmesi. Uğraştığınız size zevk veren konulardan çabuk bıkıyorsunuz. Olayları genelde olduğu gibi kabulleniyorsunuz. Yani fazla dert edinmiyorsunuz. Zaten mücadele etmekten de hoşlanmıyor çabuk pes ediyorsunuz Kıvrak zekaya sahip olduğunuzdan başkalarını acımasızca eleştirmekten
kaçınmıyorsunuz. Sözcükleri kullanmadaki yeteneğiniz iyi bir
eleştirmen, yazar, konuşmacı, ya da sunucu olmanızı sağlayabilir. Sevgisiz yasamayan bir insansınız. Bu yüzden sizi seven ve anlayan biriyle birlikte olmadıkça mutlu olmanız mümkün değil.

Kader Sayısı 9
“METAFİZİKÇİ”
Yaşamınız, perdenin gerisindeki esrarı, ruhun ve gizli ilmin ardındaki anlamı çözmekle geçiyor. Yaşamınızın amacı gerçeği yalnızca gerçeği öğrenmek Bu konuda çok başarılı olduğunuz da bir gerçek. İnsanları tanımak için genellikle 5 dk. Gözlemlemeniz yeterli. Hayati seviyor fakat çok az kişiyi sevmeye değer buluyorsunuz. Hayatınızın her alanında cömert ve kusursuz olmak istiyorsunuz. Karşınızdakilerin de en az sizin kadar kusursuz ve güvenilir olmasını bekliyor, bu yüzden zaman zaman çok acı çekiyorsunuz. Çok güçlüsünüz fakat çabuk incinen altın bir kalbe sahibisiniz. Çok az insana gerçek sizi tanıma fırsatı veriyor, onlara da fazlaca değer veriyorsunuz. . Psikolojik olayları anlama yeteneğiniz muazzam. Ancak sizin dışınızda gelişen olaylar sizi ve ruh halinizi fazlasıyla etkiliyor. Bağımsızlığınıza ve özgürlüğünüze düşkünsünüz . Yine de sevgiyi her şeyin üstünde tutuyorsunuz. Hayatınız karışıklıkları çözmek üzerine kurulu olduğu için mücadele etmekten yorulmuyorsunuz. Hemen her seviyeden insanla anlaşma yeteneğine ve sonsuz sabra sahipsiniz. İnsanların ihtiyaçlarını onlar söylemeden anlıyor ve yardımlarına koşuyorsunuz. Çok iyi bir dinleyici, gözlemci ve yol göstericisiniz bu yüzden iyi bir psikolog veya konuşmacı olabilirsiniz

(kaynak: worl wide web)

24 Mayıs 2008

"SEYRET,SUS VE DİNLE.."


Seyret, sus ve dinle

Bir gün bir dağ güneşle birlikte güne uyandı.
Rüzgarın esintisiyle ağaçlarının dallarını sallaya sallaya esneyerek gerindi.
Güneş pırıl pırıl ufukta tam karşısından doğuyor, onunla arasında masmavi bir deniz çarşaf gibi günü karşılıyordu.

Dedi ki, "Ben ne güzel bir yerdeyim, önüm masmavi bir deniz ve her gün güneş bana gülümseyerek gün başlıyor."

Gökyüzünde küme küme bulutlar pamuk yığınlarını andırıyordu.

Martılar çoktan uyanmış gökyüzünde dans ediyorlardı.
O sırada dağ bir de baktı ki, eteklerinde bir minicik fare denize doğru yürüyor.

"Oooofff , bu da ne? Bu küçük fare benim manzaramı şimdi neden bozuyor?"

Onun oradan bir an önce gitmesini istedi ve şöyle bir titredi.

Tepeden aşağıya doğru bir kaç taş hızla yuvarlanmaya başladı.
Fare sesi duyunca hemen bir yüksek kayanın üstüne sıçradı ve oraya yerleşti.
Düşen taşlarda ona hiç bir zarar vermedi. Farecik de başladı denizin güzelliğini seyre...

Ara ara atlayan zıplayan balıklar denizin duruluğunda küçük halkalar oluşturuyordu.

Deniz dağın sıkıntısını anladı ve dağa seslendi:

"Neden böyle bir günde bir küçük fare için mutsuzluk oyununa başlıyorsun ki?
Bak ben dümdüzken balıklar da benim duruluğumu bozuyorlar.
Ben onlara kızıyor muyum?
Biliyorum ki onlar bensiz ben onlarsız olamayız.
Sen de seninle birlikte yaşamak zorunda olanlara kollarını açmalısın.
Güneş hiç bulutlara bozuluyor mu?
Benim ışınlarımı engelliyorlar diye kızıyor mu?

Kabul et gerçeği, herşey bir şeylerle bütün aslında.
Fark ve güzellik de burada.
Bu sayede hergün ayrı bir şey öğretiyor bize; her gün ayrı bir ders veriyor.
Sen iyisi mi sadece SEYRET, SUS ve DİNLE."

Dağ denize sordu:

"SEYRET, SUS ve DİNLE? O da ne demek?"

Deniz, "Bak... Seyrettiğinde güzellikleri göreceksin...
Sustuğunda kendinden başkalarının söylediklerini duyabileceksin...

Dinlediğindeyse onlardan öğrendiklerini uygulama fırsatı bulabileceksin..."

FERYAD-I İSYANIM.... -yorumsuz-


Canım sıkılıyor..
Sadece yanlış anlaşılmaktan,suistimal edilmekten,fazla içten,samimi davrandığım için mi bilmem saygı uyandıramamaktan dertleniyorum üzülüyorum bazen..
Bende herkesin sonsuz kredisi var ve elimden geldiğince anlayışlı olmaya empati yapmaya çalışıyorum..Bir özür arıyorum belki de..Ama kendi adıma değil..
Paylaşıyorum bende ne varsa..
Çok sevilen biriyim ben çok şanslıyım bu yüzden..Ama hep oluyor bunlar..Biliyorum herkese..
İyi niyetli olanlara doğa ceza veriyor sanki..

Kin tutmadığımı sanıyorum ama unutma ve affetme mekanizmamda ciddi bozulmalar oluştu..
Fabrika çoktan kapandı yenisiyle değişmez de artık..
Ben de bir kahvenin yada bir çift güzel sözün kırk yıl hatırı var..
Nedense benim hatırım hiç yok..
Olmadığını görüyorum ve bu beni kırıyor..

İncitmekten korkmayan,sedece "ben" diliyle konuşan ve
bencillikleriyle gurur duyanlar var etrafımda ve ben hala şaşırıyorum buna..
En çokta şaşırdığıma şaşırıyorum..Hala..

Sessizce beni dinleyen birilerini istiyorum bazen..Yargılamadan,taraf tutmadan..
Öylece susup dinlesinler..
Ama o anda yanımda olamayabiliyorlar ya da benim içe dönük yapım uzaklaştırıyor ve suskunlaştırıyor beni..

Sadece bir iç döküş..yorumsuz kalsın bu da..
En iyisi ben gidip kendime şablon yapayım gene:((


22 Mayıs 2008

OKUL GEZİSİ


Bugün oğluşumun sınıfıyla gezi vardı.Botanik park a gittik.Hayvanlar çocukları mest etti o kadar heyecanlandılar ki.Çok güneş vardı ama çekemedim doğru dürüst resimlerini.
Hem piknik yapılıcak hem gezilicekti belgesel tadında.Oğluşum sınıfa bu yıl katıldığı için öğretmenin ısrarıyla sınıf annesi mi veli başkanı mı ne bişi oldum yardımcı göya:)))
Garibim bir bayana yıkmışlar kimsede ses çıkmıyo bırakmak istiyo bırakamıyo yapışkan bişimidir nedir bu,ben de bazı sebeplerle sevmem para işlerinde sorumluluk almayı ama yardımcı olurum alışverişe organizasyonlara vs dedim(hem son sene gel hem naz yap:P)
Neyse elimize verdiler 10 ar kişilik liste aha sizin bunlar deyip mecburen katıldım çocuların adını bilmiyorum okulun bahçesinde yoklama yaptık isimlerini okuyup bi bakışım var hafızama kazıyabilicem ya 3 sn de:) Birden bir gözüm korktu ki anlatamam.Aman dedim çocuklar bendeniz......abla, aman sakın benim görüş alanımdan çıkmayın birbirinize yakın dolaşın mahçup etmeyin beni de kendinizi de ve kaybolmayın.
Sonra sakin sakin otobüse biner uyuklarız gidene kadar dedim içimden mp3 ümde kulağımda.Ama bu ne olmaz bir hayalmiş meğer yarabbim..Bindikleri gibi başladılar şarkı türkü hade hadee den tutun aklınıza ne gelirse hatta kalp kalbe karşı yı bile batırdılar en fazla bir dörtlük söyleyebiliyorlar geçiyolar başka şarkıya sonra sanki maça gidiyomuşuz havasına girdiler takımların marşlarına başladılar nerdeyse kavga edicekler başım zonkladı resmen ama öğretmene bakıyorum gülüyo sürekli:)
Bu nasıl sabırdır nasıl sevgidir ve nasıl batmaz hiç birşey insana.Öğretmen olmak için yaratılmış sabır küpü ellerini öpüyorum burdan onun ve bütün öğretmenlerimizin:)Ama bir kere daha anladım ki "benden ilkokul öğretmeni olmazmışş" isabet olmamış zaten.
Çok seviyorum çocukları ama bu apayrı bişey.İşimiz bitti daha doğrusu gezi,sonra piknik alanına gittik ve biz gölgede masalarda mayışırken çocuklar park bölümünde oynadı birkaç adım ötemizde ama nasıl güneş ve sevgili öğretmenimiz bir an bile rahat oturmadı gidip yanlarında oturdu kontrol etti sürekli.

Çok eğlendi ama yavrular zaten 15 dk da bir benim ördekler buraya deyip sayıp salıyodum korkudan:)
Bugün de böyle geçti..
Çok sıcaktı ama yaa...





20 Mayıs 2008

YENİ "İSTİKBAL MARŞI"


BU SABAH BİR MAİL GELDİ,MUTLAKA BUNU GÖRMEYENLER GÖRMELİ,
O KADAR İÇTEN VE O KADAR GÜLDÜRÜRKEN "HMM?" DEDİRTEN BİR DİLLE YAZMIŞ Kİ,PES DEDİM ARTIK BU ADAMA..
BİZ EVDE ÖYLECE KALAKALDIK BUYRUN;

Türkiye'yi Güldüren Adam' ünlü komedyen Cem Yılmaz'ın İstiklal
Marşı'ndan esinlenerek yazdığı bir şiir, şu sıralarda elden ele
dolaşıyor. Cem Yılmaz, bu şiirinde Türkiye'nin sorunlarını da ele
alarak ülkemiz gerçekleri hakkında inanılmaz tespitler yapmış!
İşte Cem Yılmaz'ın Türkiye'nin durumuna mizahi ve bir o kadar da entelektüel
bakış açısıyla yazmış olduğu şiir:


İSTİKBAL MARŞI

Bakma, dönmez şafak vakti yurttan kaçan o alçak!
Dönmeyip Amerika'da, arlanmaksızın yaşayacak!.
O benim milletimin hırsızıdır, yurdu soyacak,
Hortumladıkları benimdir, milletimindir ancak!

Çalma, kurban olayım hepsini ey hırslı çakal!
Gariban halkıma da bir pul bırakacak kadar al!
Olmaz sana götürdüğün paralar sonra helal,
Hakkını vermezsen burdaki ortaklarının behemehal!

Ben ezelden beri aç yaşadım,aç yaşarım!
Hangi hükümet beni kurtaracakmış,şaşarım!
Kurumuş musluk gibiyim, ne akar ne taşarım!
Yırtsam da bir tarafımı, hiç görülmez başarım!

Mali krizler, yoluna örmüşse çelikten bir duvar,
Benim .ceğiz, .cağız diyen bir hükümetim var!
Bağırsın korkma, nasıl işimize burnunu sokar?
'Avrupa Birliği' denen tekdişi kalmış canavar!

Arkadaş, Meclis'e namusuyla çalışanları uğratma sakın!
İşe aldıracakların, olsun hep sana yakın!
Gelecektir, cezanı vereceği günler Hakkın,
Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın!

Yaktığın yerleri 'orman' diyerek geçme, tanı!
Çalışanı işten at, doldur kadroya yatanı!
Gözleri açık yatır seni kurtaran atanı,
Satılmadik o kaldı, durma satıver şu vatanı!

Sermaye mutlu olsun, olsa da çevre feda!
Semizlettin Apo'yu, mezarında dönsün Şüheda!
Uydurma kanunlarla Meclis'ten getirin seda!
On bin Yıllık tarihe, yurdum ederken veda!

Cümlenizin bu yurdu yok etmek mi emeli?
Yediginiz herzelere başka ne demeli!
Oyuverin altını iyice sallansın temeli,
Yurdumun ki, sonunda vatandaş kükremeli!

O zaman durur belki gözümden akan yaşım,
O zaman doğrulur belim, yukarı kalkar başım,
O zaman boşa gitmez yıllarsüren uğraşım!
HESABINI VERİP TE GİTTİĞİNİZ GÜN KARDAŞIM,

Dalgalanın dolar gibi sizde şimdi ey suçlular!
Olsun artık soyguncuya vurulacak bir yular,
Ebediyen, öyle yok hesapsız bir iktidar!
Hakkıdır 'garip yaşamış vatandaş'ın da gülmek,
Hakkıdır ezilmiş milletimin, aydınlık bir İstikbal!

Cem YILMAZ

19 Mayıs 2008

TEŞEKKÜRLER...HEPİNİZE...

Bloghanemden bölümü yani sevgili blogroll um nedenini çözemediğim sebeple silinmiştir.yavaş yavaş eklicem zamanım oldukça,ordan takip etmek kolay oluyordu:((
Çok özr dilerim alınan olmasın sakın,zaten bu sebeple bağlantılarım BLOGHANEM de ve ordan ziyaret ediyorum hepinizi.Birkaç tanede kısayollarda olup listelerimde olmayanlar var..
Onlarıda en kısa zamanda eklicem tabiiki.
Bu arada teşekkür etmem gereken 2 blogger var.
"Devamını oku" eklentisini epeydir istiyodum her yazıya gerekmese de bazıları çok uzun görünüyor fontları da gözle görülecek oranda tutmayı tercih ettiğim için.Bir yerde gördüm ama anlatımı tam anlayamamıştım ne yalan söyliyim:)
Ama dün gayet güzel anlatmış Blogger Destek Merkezi
(kollektif şirket modunda,bir dolu yazarı var:)
yinede istek biter mi bende,kenarına bi resim kondursam da daha şeker dursa diye yazdım,tabii teşekkürlerimle(emeklere saygı,alıp alıp yorum yazmayanlara deli oluyorum) ,sonra henüz html yi açıp kendim yapabilirmiyim diye bakınırken mesaj geldi;) donjuanyasin den,hemen açıklamış sağolsun,benim resim biraz irice oldu,ilerde değiştiricem ama:))
not:yazı bittikten 5 dak sonra değiştim, buldum tavşancıkı nasıl şeker ama:D
Ay çok uzuuun deyip vazgeçemiceksiniz artık bari..
Diğeri de "Blog sayfanızda en çok yorum yapanları listele" eklentisini denemek istedim sürekli kalmasa bile en azından teşekkür ederim arkadaşlarıma diye düşündüm.Kodları göremedim ve KAYNAKÇI arkadaş Mesut Akcan,(sanırım yeni bir blog) hemen maille cevabını gönderdi,üstelik kodlar görünüyormuş ama mozillanın azizliğine uğramışım meğer:S
Ciddiye aldıkları ve yardım etmeyi paylaşmayı severek yaptıkları için çok çok teşekkür ediyorum.E bende şablon uyarlama ve özlelleştirme işinde ve header da iyiyim ya,ihtiyaç duyacaklarını sanmasam da,her zaman severek yardıma hazırım diyorum:))

ŞİMDİDE SIRA,EN ÇOK YORUM BIRAKAN ARKADAŞLARIMDA,O EKLENTİYİ DEDİĞİM GİBİ ORDA BIRAKMAK DEĞİL AMACIM,EN ÇOK YORUM ALAN YAZILARI VE YAZANLARI GÖRMEK ÇOK HOŞ:))
ŞU AN İÇİN SIRALAMA BUYMUŞ:
1. [»¤ вєи∂єиiz ¤«] (57)
2. Muhabbet Çiçeği (55)
3. PaNDoRa (46)
4. BENDENİZ:)) (29)
5. hislerim ve ben (29)
6. Gökkuşağının Rengi (24)
7. Aylin Yaprak (22)
8. zilsizzarife'nin yeri (17)
9. fikriminincegülü (17)
10. recephilmi (13)

HER YORUMA BİREBİR DEĞİL TEK BİR YORUMLA CEVAP VERDİĞİMİ BİLİYOSUNUZ.GENEDE BEN BİRİNCİ OLMUŞUM:))SAYILMAZ BU.
AMA LİSTE DIŞIDA BİRDOLU MESAJ VE CEVABIM VAR TABİİ BU YÜZDEN..
SİZLERİ ÇOK SEVİYORUM İYİ Kİ VARSINIZ.BENİ YALNIZ BIRAKMADIĞINIZ VE SIRADAN BİR GÜNLÜĞÜ ŞENLİĞE ÇEVİRDİĞİNİZ İÇİN ÇOK SAĞOLUN DOSTLARIM..
HER YAZIMDA AYRI BİR PENCERE AÇIYOR YORUMLARINIZ,TAT KATIYOR DOSTLUK AŞIMIZA..VAR OLUN..

SEVGİ YOLDAŞINIZ HAYALLERİNİZ PUSULANIZ OLSUN..

16 Mayıs 2008

ŞİMDİ HABERLER..


Evet arkadaşlar,güzel haberler ve düzelmeye başlayan bir moralle döndük.
Canım bridget im mutlu, konuşuyolar tlf da ve iyi haberler var,tedaviye başlandı hayırlısıyla dualarınızı eksik etmeyin ne olur,her pozitif düşünce ve dua ona yansıyacak eminim.
Ağır bir dönem geçirecek,konuşamayacak kadar yorgun da olacak belki ama sımsıkı sarılmış durumda bir an önce iyileşmek için sevdiklerine ve sevdiceğine:))
Yeneceğine eminim ben.Altından kalkacak kadar güçlü, yaşam dolu ve pozitif bi çocuk o..
Vee bir doluda umudumuz var,her geçen gün yeşermekte..

Bugün ilk kez diyebilirim,birlikte dışarı çıktık,Ulucami ye gittik dua ettik ve şifa duamızı tamamladık,nasıl gönülden ettiler insanlar hemen,ve nasıl göz kamaştırıcı büyüleyici bir güzellikti caminin içi gözlerimiz yaşardı.Allah kabul etsin inşallah.Gözlerinin içi güldü morali yerine geldi kuşun:)

Nerden etsek duamızı yaradan bizi duyuyor hangi dine inanırsak inanalım Allah bir..
Ama ibadet yerinde bir başka güzel ve anlamlı bugün bir kez daha anladık..

Hastaneye diyetisyene gitmişti bri geçen hafta,gerçi zaten yapıyo kıştan beri ama kontrole uğradık gitmişken ve bayan epeydir yaptığı halde diyet takılır ya tartı,veremediği kiloları vermeye başladı ama diyetisyen kendine yonttu başarıyı malesefki:PP

Zaten bu diyet maceralarımız mutlu sona ulaşırsa,kocaman bir blog açıp her sırrı vermeyen nolsun:P)

Ardından azcık gezindik mağazalar çiçek açmış:) Rüküş sayısında artış var,renkte ve uyumsuzlukta,tarzı olamakta ilk sıradamıyız acabaa dedim bütün gün,aynaya hiç mi bakmaz bu insanlar anlamadım gitti:P ama zevk,tartışılmazmış ya haha gülerim buna ben.!!Kimsede engel olamaz,sanki herkes düşüncemizimi okuyo gidip demiyoruz bişi ona şükretsinler aaa!!!
Çok fazla alışverişe ve kapalı alışveriş merkezlerine meraklı olmayan tuhaf bir dişi türü olduğum için bri endişelendi arada,o da buluttan nem kapan cins,
B- "ay sen sıkıldıınn"
"yok ya,valla iyiyim bugün azcık canım sıkılıyo ondan bee"
B-"yok yok gayet neşen yerindeydi gördüm ben yüzün asıldı"
"!?"
B-"yoruldun sen dimiii"
"yorulmadım kızım ben seviyorum dolaşmayı aaa"
"yok yok hem acıktık hadi oturalıımm"

Sonunda kızım dedim sen delimisin kendinle ilgilensene,anneni izlemeye alıyosun hasta oluyo fazla etkileniyo belli etmiyim vs, farkettim ki herkese yapıyosun bırak herkes tepkilerini özgürce yaşasın sen böyle yapınca hem kendini üzüyosun yıpratıyosun,hem karşındaki kendini maskelemek zorunda kalıyo bebişimm aaaa:D
Rahat ol tatlım,relax..

Sonra yemeğe gittik,her zamanki gibi depresyona girip girip çıkan bendeniz,kahvaltı bile etmeden o saate gelince,bi güzel diyeti bozmuşken,bri verdiği 2 kilonun sevinciyle ev yemeği yedi iyi mi?ama duble boy,aha buyrun,çüşş demek serbest:PP
özellikle benim tepsiye..

E ben yedim yaradı mı? Yaramadı,burnumdan çıktı desem yeridir..
Mide demek alıştı,acıkıyorum sürekli ve söyleniyorum "bu 5li çay işe yaramıyo",yok "bu hapa o kadar para verdim yazık bak gene acıktım" derken gerçekler yüzüme bammmm diye vuruverdi ki;

1- Çabuk acıkmam iyi bişey,böylece dengeli ve sık yemek yemek zorunda kalıyorum (uzuun süreler aç kalmam ve su hiç içmemem en büyük hatam)ve azıcık yemekle doyar haldeyim,ve ağzım boğazım kuruyo sürekli su içiyorum demek kii ilacın amacı buymuşşş

2-Hazır küçülmüş mideye güvenip kocaman porsiyonlar söylemicekmişin

3-Çayı fazla kaçırmıcaksın,hoş hergün içmiyorum ama,bağırsakların dökülebilir temel gibi:)
(fıkrayı bilen parmak kaldırsın)

Yemeği daha bitiremeden başladım kıvranmaya,nasıl bir karın ağrısı,sırtıma vurdu,hayatımda hiç böyle patlayacak gibi hissetmemiştim midemi,tepsi önümdeyken başladım wc aramaya,ben ordayken gelip almışlar Allah tan yoksa ölücektim demek:)

Genede iki adımda bir istikamette olan bütün wc lere uzun ziyaretlerim oldu,istifra etmeye bile yeltendim o kadar yanii,bu da bana kapak olsun,
Ve noolur hep böyle olsun ki yemek yiyemiyim ben yaaa
Ama harika bir gün geçirdik,hatta birbirinizi yolmadan gelseniz bari diyomuş ablacığım ama yolmadık valla bak:)
gelirken yolda uyuklamaya kalktım bri susmadı,ama ben de gözümü açmadım yine de (inada bak,ama o da inat susmadı) markete uğradık geldik hatta yemekten sonra hemen sordum aradın mı konuştun mu diye,aklı bütün gün ondaydı canımın,hemde bugün uzuun konuşmuş gülüyodu nasıl sevindik çıktım biraz yukarı fotoğraflar çekmiştik ama indiremedim benim pc ye,onları sonra eklerim.Şimdilik bu kadar havadis var..

13 Mayıs 2008

BİR ÖYKÜ...

Evin minik faresi, duvardaki çatlaktan bakarken çiftçi ve eşinin mutfakta bir paketi açtıklarını gördü.Kendi kendine:
"İçinde hangi yiyecek var acaba ?"diye düşündü.Bir süre sonra gördüğü paketin bir fare kapanı olduğunu anladığında yıkılmıştı.
"Evde bir fare kapanı var!, evde bir fare kapanı var!" diye bağırarak telaşla bahçeye fırladı.Minik fareyi telaş içinde gören tavuk,
umursamaz ve bilgiç bir tavırla başını kaldırdı ve gıdakladı:

"Zavallı farecik... Bu senin sorunun benim değil. Bana bir zararı olamaz küçücük kapanın" dedi.
Tavuktan destek bulamayan farecik bu sefer telaşla domuzun yanına koştu ve "Evde bir fare kapanı var!, evde bir fare kapanı var!"
diye adeta çırpındı.Domuz anlayışla karşıladı ama:
"Çok üzgünüm fare kardeş ama dua etmekten başka yapacağım bir şey yok. Dualarımda olacağından emin ol" dedi.
Minik fare çaresizlik içinde ineğe döndü ve:"Evde bir fare kapanı var, evde bir fare kapanı var!" dedi
İnek:"Bak fare kardeş, senin için üzgünüm ama beni ilgilendirmiyor." dedi.

Sonunda farecik, başı önde umutsuz şekilde eve döndü. Çiftçinin fare tuzağı ile bir gün tek başına karşılaşmak zorunda olduğunu anladı.
O gece evin içinde sanki ölüm sessizliği vardı.
Minik farecik aç ve susuzdu. Tam yorgunluktan gözleri kapanacaktı ki birden bir ses duyuldu.Gecenin sessizliğini bölen gürültü,
fare kapanından geliyordu..

Çiftçinin karısı, ne yakalandığını görmek için yatağından fırladı ve mutfağa koştu.
Karanlıkta kapana, zehirli bir yılanın kuyruğunun kısıldığını fark edememişti.Kuyruğu kapana kısılan yılanın canı yanıyordu ve
aniden çiftçinin karısını ısırdı.

Çiftçi, karısını apar topar doktora götürdü. Doktor, zehiri temizledi, sardı. Çiftçi karısını eve getirdi, yatırdı. Karısının ateşi yükseldi ve
bir türlü düşmüyordu. Kadıncağız ateş ve ter içinde kıvranıp duruyordu.Böyle durumlarda taze tavuk suyunun gerekliolduğunu herkes bilir,
çiftçi de bıçağını alıp bahçeye koştu.
Karısı taze tavuk suyu çorbasını içti, biraz kendine geldi. Karısının hastalığını duyan komşular ziyarete geldiler.Onlara ikram etmek için
çiftçi domuzunu kesti.
Çiftçinin karısı gittikçe kötüye gidiyordu. Yılan,belli ki çok zehirliydi. Birkaç gün sonra çiftçinin karısı iyileşemedi ve öldü.
Cenazesine çok sayıda kişi gelince hepsine yeterli et sağlamak için çiftçi ineği mezbahaya yolladı.Fare tüm bu olanları büyük üzüntü ile
duvardaki deliğinden izledi...

Birinin bir tehlikeye ya da bir haksızlığa maruz kaldığını gördüğümüzde, bunun kötü sonuçlarının bizi de etkileyebileceğini ya da
birgün aynı şeyin bizim de başımıza gelebileceğini düşünerek sessiz kalmamalı ve ona destek olmalıyız...
HANGİMİZİN BAŞINA NE ZAMAN NE GELECEĞİ BELLİ OLMAZ..
****************************************************

Bu bloguma öykü vs çok yazmamaya çalışıyorum sadece ban ait beceriksiz kelimeler olsun diye..
Ama bazı anlar var ki orda sözlerin bir anlamı kalmıyor.
Ne söylesen yetersiz.
Her zaman nerde nasıl davranılacağını ya da yapılacağını bildiğini sansan da.Öyle olamadığını görüverirsin.
Sadece her an hepimizin en sevdiğimizin başına gelebileceğini farkediyosun bir kere daha.
Hayat seni bir kere daha çimdikleyip uyandırıyor rüyadan..

Olamayan kızkardeşim yerine koyduğum,tatlı belam,ciğerim bridget im.İçin böyle kanarken elim kolum bağlı ya..ağlayamıyorum bile seninle..
Sadece dua ediyorum dilim döndüğünce.
Sadece yanında olmam destek olmam bilirim azaltmaz acını..ama paylaştıkça azalır yükün ve dağılır kara bulutlar ha?
Her sabah ki gibi kahvaltı yaparken annen ve ben gene ona takılıp sana laf atıp kızdırırız gör bak yakında..
Bu bir rüya değil, bir kabus.Ama ben inanıyorum hatta eminim ki o bunun altından kalkacak ve "yenenler" tarafında olacak en yakın zamanda.
Çünkü etrafında çook büyük kocaman bir sevgi halkası var.
Ne şanslı ki sen varsın..
Ve bu pozitif enerji Allah ın gücü ve izniyle birleşip kaldırıcak onu ayağa..
DESTEĞİNİZİ VE DUALARINIZI EKSİK ETMEYİN ARKADAŞLAR LÜTFEN..

11 Mayıs 2008

BENİM DUAM



DİLİMDEN DÜŞÜRMEDİĞİM DUALARIM VAR..
HİÇ ANLAŞAMADIĞIMIZI DÜŞÜNSEM DE ONSUZ OLAMADIĞIM CANIM ANNECİĞİM,
SENİ SEVİYORUM.ALLAH SENİ BENDEN AYIRMASIN..
VE BANA "ANNE" OLMAK GİBİ ÖZEL BİR HEDİYE VEREN VE ANNEMİ ANLAMAMI SAĞLAYAN BÜYÜK ALLAH IM,
SANA ŞÜKÜRLER OLSUN,NE OLUR OLMAYAN VE ARZU EDENLERE NASİP ET BU DUYGUYU.
NE OLUR ÇİÇEKLERİM HEP MUTLU OLSUNLAR.ACILARINI VE HASTALIKLARINI BANA,MUTLULUK SAĞLIK VE HUZURU ONLARA VER..
ONLAR AYAKTA DURACAK KADAR BÜYÜYENE KADAR BANA GÜÇ VE SAĞLIK VER..

BÜTÜN ANNELERİN VE ANNELİK RUHU TAŞIYAN SEVGİ DOLU KALPLERİN GÜNÜ KUTLU OLSUN..




SESLERİN AYAK SESİ

Kırlangıçlar dönecek yakında,
Açılacak onurlu kapıları
Haziran sabahlarının,
Ağırdan..
Yer, gök, deniz nasıl bak
Birbirine karışacak,
Çiçekler başı çekecek, hey Nice!
Sonra çocuklar,
Balonlar, uçurtmalar, bulutlar ellerinde.
Ardından,
Beyazlar, kırmızılar, kayıklar,
Haydiii,
Yeşilde, mavilikte..
Ayak sesleri var başka işiteceksin
Bizlerin ayak sesinden.
Toprağın var, suların var, ağaçların var.
Günlerin, gecelerin,
Sözlerin, biçimlerin, ayak sesleri.
Ayak sesleri elele,
Ayak sesleri kıyamet gibi,
Işığın ayak sesi,
Gölgenin ayak sesi,
Seslerin ayak sesi..
Çocuğum ilk ağızda bunları belle...

Arif Damar

07 Mayıs 2008

"Ben senin yaşına bir daha gelemiyeceğimi biliyorum,Ama unutma sen benim yaşıma geleceksin bir gün..."

"Yıllar ilerledikçe nasıl yaşlanacağım, nasıl bir yaşlı olacağım"diye bir mim dolaşıyor,bazı arkadaşlarda gördüm,okudum öyle hiiiç sıra bana gelir mi demedim,çünkü bizim evde en çok konuşulan konulardan biri bu:))
Az önce Evrenin sayfasında okuyodum,aa bi baktım Pandora mı mimlemiş,aha dedim o da bana paslamazsa neyim:)hatta yazdım bunu yorumumda.
Ve birkaç saniye sonraPandoramın maili geldi,bu kadar kalp kalbe karşı olur,bu kadar abdal a malum olur:)) (yumuşattım uyandırmayın)

Eeee,yola erken çıkarda boyunca kızın olursa,hatta herkes kardeşin sansa ve koltukların kas kas kabarsa bile,hatta işi cıvıtıp bi türlü anne moduna giremeyip otorite sağlamakta zorlukta çekiyo olsan da zaman affetmez..Yanındaki şekere senden daha çok bakıldığını anladığın an gelip çatıverir,tabi yaşıtları tarafından:D
Tacını tahtını devrediyosun artık prensesine dersin kendi kendine..
Ama bu kıskandırmaz,üzmez seni işin tuhafı..Yaşlanmadığını,YAŞ ALDIĞINI öğreniyosun.
Sadece daha sık düşünürsün..
Ama onun gözünde ve gönlünde kıvılcımlar başlarsa bir gün,anlarsın ki sandığın kadar uzak değil yaşlılık..
Bu kadar çabuk geçen zaman,en minik ayrıntıyı bile hatırlıyorken ona dair,o büyüyor işte..

Bu son 2 yıldır düşünüyorum da,ne yapacağımı ve yapmayacağımı,aklım baki olursa tabii,en büyük korkumdur benim yaşlanmak.Ama sağlığım yerinde olmaz ya da aklım ve yük olursam sevdiklerime korkusunu taşıyorum ben.Aşırı duygusal olmam sebebiyle,20li yaşlarda felç olmayı başarmış,içe atan biriktiren bir alzheimer adayıyım ben..
Ailemde ise bayanlar çok uzun yaşamasına rağmen (Allah hepimize öyle yaşlanmak nasip etsin ve nur içinde yatsınlar) aklından olan olmadığı gibi,dahada açılmış gibiydi hafızaları hep geçmişi anlatarak şenlendirirlerdi bizi.Hastalıklar olsa da yaşla birlikte gelen,eziyet olan ya da kendini bilmeyip bakıma muhtaç kalan olmadı.Ananecim geçen yaz vefat etti ve kendi evinde,kendi yemeğini yapar,çamaşırını bile yıkardı son birkaç aya kadar.Ve bütün çocuklarını torunlarını elinden geldiğince biraraya getirmeye çalışırdı.Çok mutlu olurdu ve devamlı ikram yaptırıdı bize.

Sanırım ben de en büyük zaafım çocuklarım olduğu için, ve hayatta tek bağım onlar olduğu için, yakınımda olsunlar isterim.Sadece yakınımda..Yanımda aynı evde değil ama..Yuvanın kutsallığına inanan bireyler yetiştirmeye çalışıyoruz elimizden geldiğince.Evlendiklerini,meslek sahibi olduklarını görsem yeter diyorum bazen,sonra hemen ölsem de olur.Allah ım benim yaş fidanlarım büyüyüp tek başlarına ayakta durabilecek hale gelene kadar güç ver ve izin ver diyorum sadece..Büyüdükçe onlarla paylaşacaklarım artıcak biliyorum.
Kendi hayatlarını kurduklarını göreyim ve onlara faydam olsun isterim.Maddi manevi.Ama onların özeline saygı göstereceğime ve tarafsız olacağıma eminim:))
Benim hayatıma o kadar karışan,benim yerime o kadar karar veren oldu ki her konuda,işte bunu yapmayacağıma eminim.Ne olursa olsun karaları,anneleri hep arkalarında olacak.Katılmasa da saygı duyacak yeri geldiğinde.Çünkü bu onların hayatı..
Torunlarıma bakacak yüreğim olur mu bilmiyorum:) Dadı parası alırım ama diyorum cadıya bazen,çılgın bir anane olurum,arabama atarım gezerim onunla çocuk olurum yeniden,zaten benim çocuk ruhum büyür mü ki??
Cadı da,sana bi oda vericem yaşlanınca,bir duvar gömme kütüphane,kitap dolu olucak bi taraf ta en büyüğünden bilgisayar,müzik seti ve teknolojik ıvır zıvır doldururum çıkmazsın hiç ordan diyo:P
Bazen de "seni enn güzelinden bi huzur evine atıcam vericem kucağına lap top u,ama gelip orda bile huzursuz edicem" diyo iyi mi?Ben hatta tersime gelip bunu ciddiye alıp bunalıma bile girdim bi ara biliyo musunuz?

Hayata gülüp geçmeyi öğrenmiş olmayı dilerim,daha az kazık yemeyi,bile bile lades olmaktan vazgeçmeyi,vefa beklememeyi..Boşveeerrr demeyi...Öğrenir miyim dersiniz,haa?
Ben senin yaşındayken var yaaa demekten bi hal olurum önüme gelene ,
şu an yapmadığım bi sürü şeyi daha rahat yaparım,bütün gezilere turlara katılırım mesela,
çok şeker olurum mutlaka ben yaa,dostlarımı severim gene çok.Daha çok zaman ayırırım onlara.
botoks yaptırırm,spora giderim,lens takarım gözümü çıkara çıkara,zincirli mincirli gözlükler takarım,gene böyle süslü olurum,yok daha fazla olurum yaa,saçlarım kısa olur eminim ama pembe rujum olmadan olmaz,saçlar beyazlarsa sarıya döneriz daha kolay olur boyamak,cadıya benim kafam gider gelirse arada,sen sür gene bana diyorum bir de hatta:)

"Ben senin yaşına bir daha gelemiyeceğimi biliyorum,
Ama unutma sen benim yaşıma geleceksin bir gün..."

Aklıma bunlar geldi.Karman çorman ve uzun oldu.Kusura bakmayın.Ben kimi yakalıyım hmm,anneliğine hayran olduğum sevgili TÜTÜ,kırmazsa beni,
ve bu ara pek bi yan gel osman durumu var bu BRİDGET in,bilgisayarına kavuştuğuna göre,henüz bunu düşünmek için çook erken olsa da,bir iki bişey anlatabilir.
Hadi canım pamuk eller klavyeye:))
VE ancak ben yazsam bu kadar ifade ederdi duygularımı dediğim bir şiirle bitireyim:


Eger,yenıden başlayabilseydim yaşamaya,
İkincisinde daha çok hata yapardım.
Kusursuz olmaya çalışmaz,sırtüstü yatardım.
Neşeli olurdum, ilkinde olmadıgım kadar,
Çok az şeyi
Ciddiyetle yapardım.
Temizlik sorun bile olmazdı asla.
Daha çok riske girerdim.
Seyahat ederdim daha fazla.
Daha çok güneş doguşu izler,
Daha çok dağa tırmanır,daha çok nehirde yüzerdim.
Görmedigim bir çok yere giderdim.
Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.
Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan
insanlardandım.
Yeniden başlayabilseydim eger, yalnız mutlu anlarım
olurdu.
Farkında mısınız bilmem. Yaşam budur zaten.
Anlar, sadece anlar. Siz de anı yaşayın.
Hiçbir yere yanında su, şemsiye ve paraşüt almadan,
Gitmeyen insanlardandım ben.
Yeniden başlayabilseydim eger, hiçbir şey taşımazdım.
Eger yeniden başlayabilseydim,
İlkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.
Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.
Bilinmeyen yollar keşfeder,güneşin tadına varır,
Çocuklarla oynardım,bir şansım olsaydı eger.
Ama işte 85'indeyim ve biliyorum...
ÖLÜYORUM....

Jorge lois borges

İYİLİK VE VEFA (var mı ki??)

SIKILDIĞIM ANLARDA,ÖYKÜLER VE ŞİİRLERLE AVUNURUM..
BANA ÇOOK ŞEY ANLATTIKLARI GİBİ,
BENİM KENDİMİ İFADE EDEMEDİĞİM GİBİ BİR GERÇEĞİ TEKRAR ÇARPARLAR YÜZÜME..
BENİM YERİME ONLAR KONUŞUR O ZAMAN..
****************

Bir kurdu avcilar fena halde sıkıştırmıştır.
Kurt ormanda oraya buraya kaçmakta, ancak peşindeki avcilari bir türlü ekememektedir.
Canini kurtarmak için deli gibi koşarken bir köylüye rastlar.
Köylü elinde yabasiyla tarlasina girmektedir.
Kurt adamin önüne çöker ve yalvarmaya başlar:

"Ey insan ne olur yardim et bana, peşimdeki avcilardan kaçacak nefesim kalmadi, eğer sen yardim etmezsen biraz sonra yakalayip öldürecekler. "

Köylü bir an düşündükten sonra yanindaki boş çuvali açar, kurda içine girmesini söyler.
Çuvalin ağzini bağ lar, sirtina vurur ve yürümeye devam eder.

Birkaç dakika sonra da avcilara rastlar.
Avcilar köylüye bu civarda bir kurt görüp görmediğini sorarlar, köylü "görmedim" der
ve avcilar uzaklaşir.
Avcilarin iyice uzaklaştiğindan emin olduktan sonra köylü sirtindaki torbayi indirir,
ağzini açar, kurdu dişari salar.

"Çok teşekkür ederim" der kurt, "Bana büyük bir iyilik yaptin"
"Önemli değil" der köylü ve tarlasina gitmek üzere yürümeye baslar.
"Bir dakika" diye seslenir kurt: Çok uzun zamandir bu avcilardan kaçiyorum, çok bitkin düştüm, açim, kuvvetimi toplamam için bir şeyler yemem lazim ve burada senden başka yiyecek bir şey yok."

Köylü şaşirir:
"Olur mu, ben senin hayatini kurtardim."
"Yapilan iyiliklerden, verilen hizmetlerden daha çabuk unutulan bir şey yoktur" der kurt.
"Ben de kendi çikarim için senin iyiliğini unutmak ve seni yemek zorundayim. "

Bir süre tartiştiktan sonra, ormanda karşilarina çikacak olan ilk üç kişiye bu konuyu sormaya ve ona göre davranmaya karar verirler.

Karşilarina önce yaşli bir kisrak çikar.
" Ne vefasi " der kisrak ,
"Ben sahibime yillarca hizmet ettim, arabasini çektim, taylar do ğurdum, gezdirdim.
Ve yaşlanip bir işe yaramadiğimda beni böylece kapiya koydu...

" Bir sifir öne geçen kurt sevinirken bir köpe ğe rastlarlar.

"Ben hizmetin değerini bilen bir efendi görmedim" der köpek, " Yillardir sadakatle hizmet ederim sahibime koyunlarini korurum, yabancilara saldiririm, ama o beni her gün tekmeler, sopayla vurur..."

Kurt köylüye döner,

"İşte gördün" der. Köylü de son bir çabayla
"Ama üç diye konuşmuştuk, birine daha soralim , sonra beni ye" diye cevap verir.

Bu kez karşilarina bir tilki çikar .
Başlarindan geçenleri, tartişmalarini anlatirlar.
Tilki hep nefret ettiği kurda bir oyun oynayacaği için keyiflenir.

"Her şeyi anladim da" der tilki
"Bu küçücük torbaya sen nasil siğdin?"
Kurt bir şeyler söyler, tilki inanmamiş gibi yapar:
"Gözümle görmeden inanmam..."
İşin sonuna geldiğini düşünen kurt torbaya girer girmez, tilki köylüye işaret eder ve köylü torbanin ağzini sikica bağlar.

Köylü eline bir taş alir ve

"Beni yemeye kalktin ha nankör yaratik" diyerek torban in içindeki kurdu bir süre pataklar.
Sonra tilkiye döner
"Sana minnettarim beni bu kurttan kurtardin " der.

Tilki de "Benim için bir zevkti" diye cevap verir.

O an köylünün gözü tilkinin parlak kürküne takilir , bu kürkü satarsa alacaği parayi düşünür
ve hiç beklemeden elindeki taşi kafasina vurup tilkiyi öldürür.

Sonra da torbanin içindeki kurdu ayağiyla dürter:

"Hakliymişsin kurt, yapilan iyilikten daha çabuk unutulan bir şey yokmuş..."


CAN DÜNDAR

06 Mayıs 2008

O MAHUR BESTE ÇALAR...

İLK OKUDUĞUMDA DUYGU SELİNDE BOĞULUP BOĞAZIMA TIKANAN DÜĞÜMLE DAKİKALARCA AĞLADIĞIM,HALA AKLIMA GELNCE TİTREDİĞİM VE ESKİ BLOGUMDA YER VERDİĞİM BİR YAZIYI,DAHA DOĞRUSU "GERÇEK" BİR HİKAYEYİ PAYLAŞMAK İSTİYORUM ..ÖNCE SEVGİLİ PANDORAMIN GÜZEL YAZISINA YORUM OLARAK YAZDIM,ŞİMDİ BURAYA..OKUMAYAN,TARİHİMİZİ BİLMEYEN KALMASIN DİYE..
NASIL İÇ BURAN ÖYKÜLER YAŞANDI GÜLLER SOLDU..SAYGIYLA ANIYORUZ..

Çoğumuzun bildiği ve sevdiği bir şarkı bu;

Şenlik Dağıldı Bir Acı Yel Kaldı Bahçede Yalnız
O Mahur Beste Çalar Müjgan'la Ben Ağlaşırız
Gitti Dostlar Şölen Bitti Ne Eski Heyecan
Ne Hız Yalnız Kederli Yalnızlığımızda Sıralı Sırasız
O Mahur Beste Çalar Müjgan'la Ben Ağlaşırız

Bir Yangın Ormanından Püskürmüş Genç Fidanlardı
Güneşten Işık Yontarlardı
Sert Adamlardı Hoyrattı Gülüşleri Aydınlığı Çalkalardı
Gittiler Akşam Olmadan Ortalık Karardı

Bitmez Sazların Özlemi Daha Sonra Daha Sonra
Sonranın Bilinmezliği Bir Boyut Katar Ki Onlara
Simsiyah Bir Teselli Olur Belki Kalanlara
Geceler Uzar Hazırlık Sonbahara


Atilla İlhan’ın bu güzel şiiri daha sonra bestelendi.
Şiiri okurken ya da şarkı olarak dinlediğinizde adı geçen
Müjgan hakkında ne biliyorsunuz?

Büyük bir olasılıkla güzel bir kadın ismi olabilir mi?
Olsa olsa unutulmaz bir aşkın yitirilen güzeli mi ?

Bilemediniz…………

İşte ‘’Müjgan’la Ben Ağlarız ‘’ ve hüzünlü öyküsü…………

Atilla İlhan anlatıyor;

"12 Mart sonrasının kahır günleriydi.

Bir sabah radyoda duyduk ağır haberi: Deniz'lere kıymışlardı.
Karşıyaka'dan İzmir'e geçmek için vapura bindim.

Deniz bulanıktı; simsiyah, alçalmış bir gökyüzünün altında hırçın, çalkantılı...
Acı bir yel esintisinin ortasında aklıma düştü ilk mısra...
Vapurda sessiz bir köşe bulup yüksek sesle tekrarladım. Vapurdan indikten sonra da rıhtım boyunca bu ilk mısraları tekrarlayarak yürüdüm".

"Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı
Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı
Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı
Gittiler akşam olmadan ortalık karardı .."

6 MAYIS 1972

Bir kadın ismi sanılan "Müjgan" eski dilde "kirpik" anlamına geliyor ve Şair’in "müjganla ağlaşmak"tan ne söylemek istediği orada çözülüyor ;

O DENİZ'LERE ağlıyordu……

Şiiri ve şarkıyı şimdi bir de bu bakış açısıyla
Okuyun ve dinleyin………
***********************

NİYEMİ YAZDIM BUNU?
6 MAYIS 1972 - Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan,
Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nde idam edildi.

Deniz Gezmiş'in babasina yazdigi mektup, şoyledir;

"Baba,
mektup elinize gecmiş oldugu zaman aranizdan ayrilmiş bulunuyorum. ben ne kadar "uzulmeyin" desem yine de uzuleceginizi biliyorum. fakat bu durumu metanetle karşilamani diliyorum. insanlar dogar, buyur, yaşar ve olurler. onemli olan cok ya$amak degil, yaşadigi sure icinde fazla şeyler yapabilmektir.
bu nedenle ben erken gitmeyi normal karşiliyorum.

ve kaldi ki benden once giden arkadaşlarim, hicbir zaman olum karşisinda tereddut etmemişlerdir. benim de etmeyecegimden şuphen olmasin.
annemi teselli etmek sana duşuyor. kitaplarimi kucuk kardeşime birakiyorum.
kendisine ozellikle tembih et. onun bilim adami olmasini istiyorum. bilimle ugraşsin ve unutmasin ki bilimle ugrasmak da bir yerde insanliga hizmettir.
yaptiklarimdan en ufak bir pişmanlik duymadigimi belirtir, seni, annemi, agabeyimi
ve kardeşimi devrimciligimin olanca ateşiyle kucaklarim."

...
ve Yusuf Aslan, babasina yazdigi mektupta şu sozlere yer vermiştir;

"sevgili babacigim,
bu mektubu aldigin zaman ben ebediyen bu dunyadan goc etmiş olacagim.
ne kadar sarsilacagini tahmin ediyorum. bir bucuk yildan beri benim yuzumden nasil uzuntu icinde oldugunuz belli. bu son olayi da metanetle karşilamanizi sadece dileyebiliyorum.
elbette ki, yillarca emek verip yetiştirdigin bir oglunun, bir gunde oldurulmesi kolay goguslenecek bir olay degildir. fakat, siz benim ne icin, kimlere karşi mucadele verdigimi biliyorsunuz. ben, bu acidan rahat gidiyorum. sizlerin de bu bakimdan rahat ve huzur icinde oldugunuzu, olacaginizi biliyorum.
mektubum burada biterken sizi, annemi, yucel'i,ablami,aziz agabeyi,mehtap'i
hasretle kucaklarim babacigim...
sağlicakla kalin."

Deniz Gezmiş ve arkadaşlarıyla ilgili tanıklıklarını romanlaştırdığı 'Gülünün Solduğu Akşam' adlı kitabıyla efsaneleşen Can Yayınları'nın sahibi Erdal Öz de yaşamını 6 mayıs 2006 da yitirdi. Öz, Can Yayınları'nın 25. yılını görkemli bir şekilde kutlamaya hazırlanıyordu..

(mektuplar,ekşi sözlükten alıntıdır)
şarkıyıda indiricem yarın inş..

05 Mayıs 2008

GÜNAYDIIN:))


GÜNAYDIINN,TEMBELİMİ ÖZLEMİŞSİNİZDİR DEDİM,ARADA YER AÇILIRSA KOAYRIM YAN DUVARA AMA BAKTIKÇA TEMBELLİK İŞLİYO KANIMA YAA:))
GECE BECERİP ERKEN YATTIM,GÜNLERDİR UYKUSUZDUM,AMA 4 TE UYANDIM BİR DAHA HAYRETMEDİ UYKUM,BİRAZ OTURDUM PC BAŞINDA EĞLENDİM,SİZİDE EĞLENDİRİCEM ŞİMDİ:))SONRADA PAZARTESİ SENDROMUNU YAŞAMAYA DEVAM EDİCEM KALDIĞIM YERDEN:(
BİRİNCİSİ ŞU:


İsminizi yazıp tıklıyosunuz,sanıyosun ki manasını yazıcak,ama yok,cidden didikliyo ,mesela



DENİZ:)) (bu arada dipnot:benim adım Deniz değil,ben sıfat olarak kullanmıştım bunu sadece:D)

DENİZ İsim Raporu:
DENİZ Adının Yaygınlığı
DENİZ Türkiye'de en çok kullanılan 25. isim (... 23. emre, 24. pınar, 25. deniz, 26. serdar, 27. serkan, ...). Ülkemizde yaklaşık her 220 kişiden birinin adı DENİZ ve ismin yaygınlık oranı binde 4.55.
DENİZ adının yaygınlık oranının Türkiye'nin resmi nüfus sayımı sonuçları ve günlük ortalama nüfus artış hızına orantılarsak ülkemizde 05-05-2008 10:17 itibariyle yaklaşık 323,040 kişinin isminin DENİZ olduğu ve DENİZ isimli kişi sayısının her yıl ortalama 5408 kişi arttığı tahmini yapılabilir.
DENİZ isminin Amerika Birleşik Devletindeki yaygınlık oranını hesaplarken bu isme elimizdeki Amerikan veritabanındaki 702,203 kişi arasında hiç rastlayamadık. Bu nedenle ismin Amerika Birleşik Devletindeki yaygınlık oranın bir milyonda 1.4'ten dahi az olduğunu ve Amerikada toplam 400'den az sayıda DENİZ yaşadığını tahmin ediyoruz.
DENİZ Türkiye'nin en yaygın 25. ismiyken, Amerika Birleşik Devletinde en yaygın 25. ad ise Andrew ismi. DENİZ adının yakın kullanım oranına sahip diğer Amerikalı isim kardeşleri arasında 23. Peter 24. Marie 25. Andrew 26. Daniel 27. Lynn isimleri de sayılabilir. "İsmiDidikle.com'dan alınmıştır" yazılarak ile bu ilginç, doğru ama gayet de gereksiz bilgi serbestçe dağıtılabilir ve kopyalanabilir.
DENİZ ile Benzeyen/Uyumlu İsimler
(DENİZ adıyla ses uyumu olan veya kafiyeli isimler listesi)
DENİZ KELİMESİNİ İÇİNDE BÜTÜN OLARAK İÇEREN İSİMLER:
denizhan erdeniz nurdeniz
SON HARFLERİ DENİZ İLE UYUMLU İSİMLER:

Son 4 harfine (eniz) göre deniz ile Uyumlu İsimler :
şeniz
Son 3 harfine (niz) göre deniz ile Uyumlu İsimler :
güniz
Son 2 harfine (iz) göre deniz ile Uyumlu İsimler :
filiz yeliz güliz nafiz ramiz gediz seliz
BAŞ HARFLERİ DENİZ İLE UYUMLU İSİMLER:
İlk 4 harfine (deni) göre DENİZ ile Uyumlu İsimler :
denizhan
İlk 3 harfine (den) göre DENİZ ile Uyumlu İsimler :
dengir
İlk 2 harfine (de) göre DENİZ ile Uyumlu İsimler :
derya demet devrim demir defne derviş deren demirkan devran demirhan derin deha delal demirali değer deham devin
DENİZ isminin Anlamı
İsimlerin anlamları pekçok internet sitesi içinde veriliyor, o nedenle biz İsmiDidikle.com içinde başka yerde bulamayacağınız daha ilginç (ve tabii lüzumsuz!) bilgileri vermeye çalıştık. Ama ziyaretçilerimiz inatla bizden isim anlamlarını da istediğinden, size DENİZ isminin anlamını arayabileceğiniz bir Google arama kutusunu sunuyoruz. Google içinde "DENİZ + Anlam" veya "DENİZ isminin anlamı" kelimeleriyle arama yaparsanız aradığınızı bulma ihtimaliniz var ama oranını şu anda hesaplayamadık! Belki başka zaman.. :)
En iyisi kendin didikle buyur RESMİNE TIKLA

DİĞER SİTE,BİR ARK PROFİLİNE ÖNCEKİ HAYATINDA KİM OLDUĞUNU YAZMIŞ,ÇOK GÜLDÜM.BENDE BULDUM AHANDA BURDAYMIŞ,TIKIRDA Bİ;


BENİM TEŞHİSE BAK ÇAY DEMLE:

Yeryüzündeki önceki enkarnasyonunuzda bir erkektiniz. in uw laatste, eerdere reïncarnatie.

Bugünkü Güney Anadolu civarında bir yerlerde 1675 civarında dogdunuz.

Bir desinatör, mühendis veya zanaatkardınız..

Önceki o yaşamınızdaki kısa psikolojik profiliniz:

Seyahat etmeyi ve araştırmayı hep sevdiniz. Bir detektif veya casus olabilirdiniz.

Bu enkarnasyonunuzun nedeni önceki yaşaminizda bazi konularda basarısız olmus olmaniz. Önceki yasaminizin simdikine aktardığı ders ve vazife:

Dersiniz: Zihninizin gelişmesi ve genişlemesi. İyi bir öğretmen bularak zaman ve enerjinizin bir kısmını onun bilgeliğine harcayın.

MAKSAT EĞLENCE,HADE İYİ KAHVALTILAR İYİ BİR HAFTA DİLİYORUM