29 Nisan 2008

Yakınlarımız dışında bizi etkileyen üç kadın..

Sevgili FORTUNA beni mimlemiş,onur vermiş,çok teşekkür ediyorum tekrar.Hem silkelenme zamanım geldi bu ara değil mi?
Konu;yakınlarımız dışında bizi etkileyen üç kadın..Aklıma ilk gelen ve bende hayranlık uyandıranlarla başlamak istiyorum ,


SEZEN AKSU
O bir yengeç burcu.Benim gibi:)Gel-gitleri çok olan ve her ruh durumunu yansıtabilen biri.
Ve benim hayatta en kıskandığım şeyi,duygularını sözcüklere dökebilmeyi en güzel şekilde yapan kadın.Birde bunu melodilerle CANLANDIRIYOR..Hayat veriyor..
İnanılmaz bir yetenek,Tanrısal bir güç gibi bişey bu benim için.Her hali içten,içinden geleni söylüyor,yazıyor ve yapıyor.Sadece bu bile takdir edilmesi için yeterli benim için.Ve asla egosunun esiri olmayan,paylaşmayı seven,insanları seven,gençlere gönülden yardımcı olan başka biri var mı?Kaç kişiye yol açtı ama gördüğüm çoğu zaman nankörlükle karşılık buldu.Gene soğumadı insanlardan.Nadiren bi şarkı hoşuma gittiğinde mutlaka sezen in eseri çıkıyor.Sözleri o kadar yakın kalbime.Bende her dönem izi olan şarkıları var.Dinlemekten asla bıkmadığım tek isim o.Onun şarkılarıyla hayatımı anlatabilirim.:))kitap ta yazdı serçem..
Anlatmaya kelimeler yetmez zaten sevmeyen yok nerdeyse.Sahnede devleşen minik serçe..

Ve AYSEL GÜREL..Pek çok insanın olmak isteyip olamadığı kadar dürüst ve kendisi gibi yaşadı.Özgürlük onunla başka bir anlam buldu:)Bir röportajında izlemiştim hiç unutamam;"deliyim derseniz kimse laf etmez,yoksa her yaptığım laf olucaktı rahat edemiyecektim ama böyle delidir yapar o dediler rahat ettim,bu yüzden kendim taktım bu lakabı" demişti.Gencecik kaldığı zaman hayatın ortasında 2kız çocuğuyla,korunma yolu seçmişti bunu kendine ama yazdığı sözlerde ruhunda nasıl bir kırılganlık ve güzellik taşıdığı ortadadır.Aysel Gürel kendisini şöyle tanımlar; İki ayrı Aysel Gürel var. Biri perukasını takar, makyajını yapıp delimtrak hareketlerle ilgi çeker ve lafı patlatır. Sabah kalktığında kapıyı çekip Amerika’ya gidebilecek bir Aysel. Bağımsız, özgür bir kadın. Diğeri de öğretmen kimliğinde, kültürlü; bunu çekinmeden söylüyorum,çünkü kültür Türkiye’de tamamen dibe vurdu. Alfabeyi okuyana, internetin başına oturup yazan çizene ne kültürlü diyorlar. Kültür sonsuza kadar okumaktan geçer.. Nasıl haklı..
TOPRAĞI BOL OLSUN.Kızının okuduğu vasiyeti ise şuydu:
“Tüm kadınlara söyle; bilsinler ki ben 80 yaşıma kadar çalıştım ve dimdik ayaktayım. Çalışmak ve ayakta kalmak güç ama ben başardım, tüm kadınlar da başarabilir
"
Komik bir anı ise şöyle:
Apartmana bocek ilacı yaptırmak isteyen komsularına;" bocekler sinekler bu dunyanın gercek sahipleridir onları olduren katildir "demis apartman sakinleride kızlarını arayıp anneniz boyle boyle diyo demisler mehtap ar soyle cevap vermis:
annemin evde besledigi hatice isimli bir hamambocegi vardı onu terlikle oldurdugum icin bana katil diyip beni evden kovdu ben karısmam:))

EMMA GOLDMAN, 19. yuzyil sonlari 20. yuzyil baslarinda yasamis bir anarsist kisilik.. bugunku litvanya topraklarinda dogup buyumus, 19. yuzyil sonlarinda underline;"A.B.D'ye goc etmis, oralarda bir taraftan cesitli islerde calisirken,bir taraftan da anarsist harekete katilmis ve bir ara evlendigi Alexander Bergmanile de burada karsilasmistir. ilk baslarda siddet yanlisi anarsist kimliğe mensup olmussa da, sonradan hümanist anarsizme dönmustur.
20. yuzyil baslarinda yaptigi birinci dunya savasi ve askerlik aleyhtari propaganda yuzunden, vatandasliktan cikarilmis, kocasi ile birlikte sovyet rusyaya surulmus, orada gordugu otoriteryen sosyalizmden midesi bulanmis olarak orayi da terketmis, ve 1940'daki olumune kadar bati avrupa ve kanada'da yasamis ve anarsist faaliyetlerine devam etmistir. Tutkuyla dans etmesini eleştiren yoldaşlarına işte böyle cevap verdi Emma Goldman: “Dans edemeyeceksem bu benim devrimim değildir!” 20. yüzyılın başında Amerika’da doğum kontrolü, eşcinsellerin özgürlüğü, 8 saat çalışma hakkı için savaşan, özgür aşkı savunan ve “Kızıl Emma” lakabıyla anılan Emma Goldman, bir anarşist ve feministti. Özgür ruhunu yansıtan yukarıdaki sözleriyle hem çağdaşlarını hem de gelecek kuşaktan bir çok kişiyi derinden etkiledi.Kitapları
..buyrun burada ve mutlaka tavsiye ediliyor,ben birini ısmarladım.

Yabancı birilerini özellikle yazmak istemedim.Anılması gereken,hayranlık uyandıran o kadar değerli Türk bayanlar var ki.Ama Emma bana bizden birini anımsattı,HALİDE EDİP ADIVAR ı..:)

VE BİZİM TARİHİMİZDE GURUR DUYULACAK ,DÜNYAYA ADINI DUYURMUŞ,
ÖZELLİKLE "İLK" LERİ BAŞARMIŞ İSİMLER VAR.
3 LE SINIRLAMAK HAKSIZLIK OLUR,HEMEN AKLIMA GELENLER;

SABİHA GÖKCEN,
Dünyanın ilk kadın savaş pilotu , Atatürkün manevi evladı.Sabiha Gökçen'in temsil ettiği değerleri son derece yalın ve çarpıcı bir biçimde anlatan klasik rock opera tarzında bestelenmiş eserin anlamlı sözleri:

Gökyüzü kapkaranlık
Tek ışık bile yok
Kanatları umudun çaresizce kırık
Gördüğün ilk bulut,gökyüzünde yanan ateş
Sonsuzlukta bir kadın o; elleri güneş.
Önce bir çift çelik mavi göz gördü
Göklerde ilk meşaleyi
Kanatlandı zafer özgürce fethetti göğü
Bir milletin sevgisini...

AFİFE JALE
Tiyatronun Ilk Müslüman Kadin Oyuncusu..Düşünün nasıl bir cesaret ve özgüven:)

HALİDE EDİP ADIVAR
Unutulmaz yazar. Hayatı yazmakla bitmiyecek başarılarla dolu.1920'de Anadolu'ya kaçarak Kurtuluş Savaşı'na katıldı. Kendisine önce onbaşı, sonra da üstçavuş rütbesi verildi.Sonra fikir ayrılıkları sebebiyle ülke dışında yaşamak zorunda kaldı ve muhteşem eserler yazdı..Birsürü dile çevrildi ve ingilizce yazdıklarıda var.Hayatını ibretle okumakta fayda var.Yazmakla olmayacak.

SEMİHA BERKSOY
İlk Türk kadın opera sanatçısı ve ressam

ve Ayşe Kulin (onuda çok severim) bir romanında tanıdığım FÜREYYA (KORAL)var okumanızı tavsiye ederim muhteşem bir tarihi kitap.



Ben de ZARİFEMİ, ÇİÇEĞİMİ ,GÖKKUŞAĞIMI,
,e birde erkek gözüyle lazım,sevgili RECEP HİLMİ kardeşçiğimi MİMLİYORUM davranın kalemlere..(kişi sınırı yoktu herhalde değil mi?:))

28 Nisan 2008

anaaaa bu neee

yazlık şablon yapıyoruz diğeri kışlık olsunmuş içimiz kararıyomuş,anında gaza gelen şahsiyet,yani bendeniz,oyalanmaca yapıyorum..az müsade:))

27 Nisan 2008

KÜÇÜK MUTLULUKLAR


Küçük derelerdir büyük nehirleri oluşturan

Küçük mutluluklar, küçük, küçücük derelerdir

Büyük nehri ararken üzerinden atladığın

Arkana dönüp de bakmadığın

Küçük mutluluklar

Çıtır çıtır Kızılay simitidir, çayın yanında

Aniden radyoda karşına çıkan şarkı

Kar yağınca tatil olan okul

Başarılı bir rejimin birinci günü

Sokakta sevebildiğin kedi

Yürüyen güvercinin kafası

Tenekedeki fesleğen

Kurumuş çamaşırlar, bir kış ikindisi

Geri gelen elektrik

Babanın hikayeleri

Annenin yemeği

Tamir ettiğin alet

Yeşil tişörtün, yatarken giydiğin

Bir dostun başarısı, neler çektiğini bildiğin

Elini sımsıkı tutan minik el

Dudağında ıslık yürüdüğün yol

Birden çıktığın yolculuk

Sana açılan kapılar

Sana kapıyı açanlar

Hoş gelenler

Hoş buldukların

Yalnız kalabilmek - dilediğinde

Kavuşabilmek - özlediğinde

.

.

.

(Gerisini ve milyonlarca satırı boş bırakıyorum;

kendi küçük mutluluklarını yazman,

bundan da küçücük bir mutluluk duyman dileğiyle...)

düş hekimi yalçın ergir

**********

PEKİ SİZ BİLİYOMUSNUZ KÜÇÜK ŞEYLERLE MUTLU OLMAYI?
YOKSA SİZ DE MARKA GİYMEDEN MUTLU OLMAYAN,
AZLA YETİNEMEYEN,
PARANIZ YOKSA DENİZ KIYISINDA YÜRÜYÜP YAŞADIĞINA ŞÜKRETMEYEN,
Bİ BARDAK ÇAYLA Bİ SİMİTLE YÜZÜ GÜLENLERDEN DEĞİL MİSİNİZ?
O ZAMAN ÇOOK ŞEY KAÇIRIYOSUNUZ HAYATA DAİR..
BENDEN SÖYLEMESİ..

ÜŞENİYORUM,ÖYLEYSE YARIN..!!

Kısa bir aradan sonra başladım blogları turlamaya,dostlarıma mesaj yazmaya,iyiki varsınız demeye:))
Son birkaç gündür mause.la sorunum halloldu gibi görünüyor,
amaa lakin bu seferde karşımda açık olan sayfaya öylece bakakalıyorum.
Sanki hiç birşey yaşanmamış,her günüm diğerinin aynı,hiç bir şeye gülüp ağlamamışım,hiç bir habere tepki göstermemişim gibi kalakalıyorum..
Yada yazmaya değer bulmuyorum kendimi,benim duygularımı.Herkesten farklı değiller ki,ya da öyleler..Çok farklı..Bilemiyorum ki..
Her yapmam gerekeni bir sonraki güne erteliyorum sürekli bugünlerde.
Ve hiçbir yapmam gerekeni yapamadığımı hissediyorum..Yetiştiremiyorum..Yada ucu ucuna ilişik gidiyor.Hep bir geçkalmışlık var içimde..Her şeye..
Hep benden şikayeti var birilerinin.Ben her şeyi içimde tutarken,sanki kusmak için yer arıyor gibiler,hemde göya beni kırmadan,benim iyiliğim için..
Ciddi dişe dokunur bir şey yok üstelik..Olsa düzeltirdim..Gerçekten.

Anlamıyor muyum insanları..??
Anlamaya çalışıyorum en azından,aynı fikirde değilsem,ya da beğenmiyorsam bile değiştirmeye kendime uyarlamaya çalışmıyorum en azından,farklılıkların oluşturduğuna inanırım çok renkliliği ve başka pencerelerden bakmayı öğretir hayata her insan..Bu yüzden şikayet etmeye eleştirmemeye çalışırım,elimden geldiği kadar.Ama aka kara dedirtemez kimse bana...
Anlatamıyorum o zaman..Evet bu..:))

Neyse,bunları okuyup depresif bir durumda sanmayın..İyiyim..Daha iyi olucam..Sadece daha sert müzikler dinlemeliyim:))
Birde yeni kitaplar almalıyım..Yeni duyduklarımı.Liste halinde yazıcam onlarıda.Elinde olup okumuş olan varsa yollar belki ödünç olarak,sanal kütüphane açarız ne güzel olur değil mi??

Öptüm hepinizi...
Image Hosted by ImageShack.us

10 Nisan 2008

İÇİMDE YAĞMUR..


keyfim yok bir kaç gündür..yazasım da yok bu yüzden..
Yanlış anlaşılmaktan,kendimi ifade edecek söz bulamamaktan yoruldum..
Susuyorum artık..
Nasılsa ağzımı açınca benden gelmiyor gibi ağzımdan çıkanlar heralde-ki anlamıyorlar..
Anlatamıyorum ben yada vazgeçiyorum zaten yarı yolda.Sonuçta benim bildiğim senin anladığından ibaret kalıcak diyorum..

Yorumlarınız benim için çok değerli,onlara bile yazacak dermanım yoktu,özür dilerim..
Ama yazıcam tek tek,kalbime yazdığıma inanın..İyiki varsınız..

Şimdi gene müzik dinlemeye verdim kendimi.Zaten yeni-eski dostlarım albümlerimi dinleyemedim doğru düzgün pc de ses sorunu vardı.Hallettim.Onları dinledim.

Şimdi YÜKSEK SADAKAT dinliyorum.
Bu ses iyi geliyor bana..iyi..
Huzur veriyor.
Çok ihtiyacım var bu ara.
Şarkılardan birini upload etmek istedim sizin için.Tümünü etmişlerdi imeem.de.
Koydum çalarmı bilmem.Çalmassa tıklayın,arada değişin şarkıları ama dinleyin..
Özellikle ........:))bakalım boşluk herkes için aynı mı?
İçimde yağmur da onların bi şarkısı.karttaki şiir de..katil &maktul albümün adı.
Yarın gidip satın alıcam albümü:))

not:yukarıdaki poemcard benim eserim:))
eskiden bir blogum vardı hatta sadece bunlardan kurulu..arada yer vericem şiirlere eşlik
etsinler diye..


Bu gece unuttum ne yazacağımı..ne için açtığımı bu sayfayı..

07 Nisan 2008

HAYATINIZ SEÇTİĞİNİZ KADINDIR‏



Harun Reşit savaşta esir aldığı düşman generale :

-Hayatını bağışlarım ama bir şartım var , der.
'Kadınlar hayatta en çok ne ister?' budur bilmek istediğim....
Bu sorunun yanıtını getir ; kurtar kelleni der.

General sorar soruşturur bu çetin sorunun yanıtını aramaya başlar ve
Kafdağındaki bir cadının bunu bildiğini öğrenir....
Günlerce gecelerce at koşturur , cadıyı bulur ve sorar:

-Kadınlar hayatta en çok ne ister?

Korkunç cadı yanıt için öyle bir şart ileri sürer ki yenilir yutulur
cinsten değil.....

-Evlen benimle!!!!.....
O zaman öğrenirsin ancak istediğini...

Bu ölümcül teklifi kabul eder general ve doğru yanıtı alır almaz koşar
Harun Reşit'e ve :

-Kadınlar en çok kendi özgür iradeleriyle hareket etmek ister!.

Harun Reşit generalin hayatını bağışlar ancak cadıya da evlenmek için
söz vermiştir.
Neyse evlenirler.İlk gece General bir bakar ki , o korkunç cadı
dünyalar güzeli bir afete dönüşmüş karanlık odada...
Konuşur cadı :

- Benim kaderim böyle.... Günün sadece yarısı güzel olabilirim , diğer
yarısı çirkinim der.Ne dersin?
Geceleri seninleyken mi güzel olayım ,
yoksa gündüzleri dışardayken mi?.....

General düşünür ve :

- Sen bilirsin kararı kendin ver der.İşte o an korkunç cadı sonsuza
dek güzel bir kadın olarak kalır....
........................................................................

Peki bu öyküden çıkarılacak 3 ders nedir???

1.Kadınlar en çok kendi özgür iradeleriyle hareket etmek isterler.

2.Özgür iradesiyle hareket eden bir kadın her zaman güzeldir.

3.İster güzel olsun, ister çirkin olsun her kadın aslında bir cadıdır. :)

Hayatınız seçtiğiniz kadındır....
Zevkli bir kadına rastlarsanız zevkiniz,
bilgili bir kadına rastlarsanız bilginiz ,
zeki bir kadına rastlarsanız zekanız gelişir.

Hayat kat kattır.Babil'in Asma Bahçeleri
gibi teraslar halinde yükselir ve bir terastan bir terasa sizi kadınlar götürür.
Ve bugün durduğunuz teras , seyrettiğiniz manzara ,
gördüğünüz hayat yanınızdaki kadının terası ,manzarası ve hayatıdır...

Hayatınız seçtiğiniz kadındır......

*****************
Şahane bir yazı -bence-
hayatımız nasıl seçtiğimiz erkeklere bağlıysa,
bi kadında bir erkeğin hayatını değiştirebilir..
mahfedebilir de..
taçlandırabilir de..

pişman olmayacağınız seçimler diliyorum..

06 Nisan 2008

You're my only fascination ...

Oyun zevkle devam ediyor arkadaşlar,her uğrayan devam etsin rekor kıralım:))

Ama daha fazla bekletemezdim acil mutluluğumu paylaşmam ve teşekkür etmeye çalışmam gerek dilim döndüğünce..
Bazı şeylerin sizin içinizde çok derin anlamı vardır ama bunu dile getirmek zordur ya,her zamanda diyorum ben yazarak kendimi ifade etmeyi,sözcükleri duygularıma bağlayacaksam eğer,başaramayanlardanım..
Yani yazmaması gerekenlerdenim..

"YAZMAK MI BOŞALTIR İNSANI SÖYLEMEK Mİ?
AĞLAYARAK AKAR MI BÜTÜN ACILAR?
İÇİMİZDEKİ BASKILAR?"

Bu şiirin devamını yazamıcam çünkü sadece bende var..Ve bu şiiri yazan kişi süper ingilizce bildiği,ben de sürekli ingilizce şarkı dinlediğim için bunları da dinledin mi diye beni tanıştırdığı 2 albüm vardı..Hele biri hipnoz ediyordu beni,hatta ağladığımda,hemen bu şarkıyı açalım,şimdi dans ederek uçarak gelir buraya diyomuş:)))
Uçmamın tek sebebi şarkı mıydı bilinmez..
Ve onun sözleri..

Some lucky day
You came my way
And shared my joy and sorrow
With words so true
You colored blue
The clear skies of tomorrow

I touch your hand
And once again
You gently say you need me
You're more than spring
The love you bring
Is laughter for every day

You're my only fascination
My sweet inspiration
Everything I hoped would be
You're the dawn that rises for me
My summer wind from the sea

You're my only fascination
My sweet inspiration
You're my tender harmony
If it's rain, it's music I hear
Only because you are near

The words you say
In your own way
Can fill my heart with sunshine
Somehow I know
This love will grow
And that you'll always be mine
The morning dew
Can talk to you
When you awake each morning
The friendly wind
Will stop and sing
The moment you say hello

You're my only fascination
My sweet inspiration
Everything I hoped would be
You're the dawn that rises for me
My summer wind from the sea

You're my only fascination
My sweet inspiration
You're my tender harmony
If it's rain, it's music I hear
Only because you are near

You're my only fascination
My sweet inspiration
Everything I hoped would be
You're the dawn that rises for me
My summer wind from the sea

You're my only fascination
My sweet inspiration
You're my tender harmony
If it's rain, it's music I hear
Only because you are near...near


E bende fırsat bu fırsat,büyülendiğim bu şarkıları dinlerken sürekli
"hadi türkçesini söyle"dediğim için sadece melodisine değil sözlerine de hayrandım..
Ve sırf bu yüzden nerdeyse sınırda olan ingilizcem,şarkıları türkçeye çevire çevire 98 olmuştu:D
My only fascination-Sen yalnızca benim fantazim-düşümsün,sen gerçek olamazsın diyordu ve ben kendi gerçek olamayacak düşlerime dalardım..Olmasını umardım..o yaşlarda "imkansız" diye bişey yoktu ki..

Anlatmam çok zor..çok şey hatırlatıp gözbebeklerimin dolmasına sebep olan bu kasetler,zamanla zarar gördü tabii,yenilerini aradım ama bulamadım..
Hatta tek tek karışık albüm yaptırdım defalarca ama istediklerimi gene bulamadılar(abartıyorum sanmayın,abartmıyorum malesef:S)

Neyse teknoloji gelişti,internet her eve girdi ama limewire vs den bulduğum birkaç şarkısı albümün yerini tutmuyordu..Onları o sırayla gözlerimi kapatıp dinlemenin mutluluğu bambaşkaydı..

Birgün burada gelen yorumları önemsediğim için hemen ziyaret ettiğim bir sayfa beni mest etti.Albüm cenneti gibiydi..Ve ben de albüm isteyebiliri miyim dedim ama..hani şaka amaçlı,olamayacağını bilerek dilersiniz ya,öyleydi..
Sağolsun hemen elbette dedi,ben de yazdım ama bulamasanda canın sağolsun,çok tşk diyerek.
Ve üzerinden birkaç saat geçmişti ki,bir "cin" gelip dileklerin gerçekleşti dedi:)))))
Hatta üçüncü dileğin daha mantıklı olsun bile dedi,ama "duygusal" ve olmayacak dileğimi gerçekleştirdiğinin ve bana ne armağan ettiğinin farkında değildi sevgili cin:)
Zaten ben mantığımı dinlesem çook farklı bir hayatım olurdu o ayrı..
Ama kalbim hep duymama engel oldu onu..
Bugün farkettim ki,benim bu şarkıları bilmem bile mucizeyken(yaş itibarıyla) ben de,yıllar sonra merkez deki sevgili kardeşim de(ismini bilmiyorum,özr) de aynı şarkılarda duygulandıksa düşünün nasıl ölümsüz ve zamansız şarkılar melodiler yapılmış..
ayrımsız müzik dinleyen ve ne yaptığını bilmeden kuru gürültü yapanlara ibret olsun..
Ne zaman hits slow yazsam GOOD BY MY LOVE , FOREVER AND EVER ve RAİN AND TEARS mutlaka çıkar..
MY ONLY FASCINATION u ise herkes bilmez..anlattıkları- sözleri de muhteşem..


Sizde indirmek isterseniz,nostalji tutkunları,önce sayfayı ziyaret edin..linkler:

Demis Roussos - Greatest Hits: 1971-1980

Bunu kaçırmayın çok üzülürsünüz...


diğeri o zaman dağılmış olan george michael ve andy nin Best of kasetiydi:))

Wham! - The Best of Wham!

where did you heart go? ise favorimdi..

İYİ DİNLEMELER...(bunu dinlemeniz için ipodumu kaldırdım şimdilik:))

05 Nisan 2008

İKİ KONULU MİM HERKES EBEDİR..!!!

1
Şimdiii, benim canım arkadaşım PANDORA mim başlattı ama algılamada tıkanma oldu satır altında kaldı+2 kelime olunca benim şuurum kapandı anlayamadım tam olarak,
gerçi benden beterlerde var sanırım çünkü herkes aynı şeyi yaptı.
Ve birbiriyle değil pandoramla oynadılar bi tek,diğerleride küstü ağladı:'((

Ama ben burda yeniden başlatıyorum(jeton yeni düştü)
Şimdi,oyun kelime oyunu,son söylenen kelimenin son harfiyle bir kelime türeticeksiniz.
İsteyen yorum bölümüne,(son yazanın son harfiyle devam ederek)
İsteyen sayfasında devam edebilir...Bu konuda özgürsünüz,
Herkes ebe yanii..Kaytaranı yakarım.!
PARADOKS dedim hadi:)

2
Ve bi tane daha,o da,çocukken en çok oynadığınız oyunları anlatın:)) ve oyuncakları da..
Ben başlıyorum,örnek babında,çok eğleniyorum aklıma düşünce bile..
Bazıları tekil oyunlar bazılarını arkadaşlarımızla oynardık.

Benim ayaktopum vardı onunla oynardım,holahoop ,
seksek(yassı mermer taş arardık en güzel onunla oynanırdı),
5 taş,istop, yakantop,lastik
(insan yoksa sandalyeye takıp dimi pandora;),isimşehir oynardık birde ailece..
Ben bi tuhaf çocuktum kitap okurdum çok fazla,oyundan daha fazla severdim resmen.
Bide delice herşeyi biriktirirdik.
Her hafta gidip kucak dolusu kitap almaya bayılırdım birde tiyatroya,
biletleri biriktirirdim unutmiyim diye:)
Tipitip sakızları vardı onunda biriktirirdik içinden çıkan karikatürleri biliyomusunuz:))

PC ye yada atariye yapışmazdık böölee..Şanslı çocuklardık biz..
Hadi hemen başlayın bakalım...:))

Image Hosted by ImageShack.us

pandoranın kızınıda çaldım,hemde kıvırıyo bende baakk..hadi başla bakalım:)))

ASORTİK KAPICIMIZ:)

Bizim her şeyimiz evlere şenlik ya,dün yazdığıma eklicektim bunu unutmuşum ama ayrı bi başlık yakışır dedim fehm abime:))
Dün sabah siparişi geldi,birde galete vardı ona çok güldük,diyet falan yaparız:PP ..
ama galete sevmem dişlerim zaten sakatlandı bu ara,sabah 8 e kadar poşeti astın astın asmadın bizim asortik kapıcı hayatta zile basmaz bunu fırsat bilip tüyer hatta 8 de bile assan almaz modunda değilse,e yani bizede böylesi yakışır:))
Neyse oğluşum hastaydı kapıya astım poşeti yazdım ekmek,gazete,meyve suyu..her zamanda aynı gazeteleri alıyo zaten..
Bi baktım ekmek meyve suyu (hep portakal yazarım şeftali alır bu sefer pes ettim sadece meyve suyu yazdım nasılsa kafasına göre takılıcak) poratakal suyu almış,mucize bu!
sabırla her sabah ekmeği dilimlet yazarım asla kestirmez,kestirmemiş gene,mucizede bi yere kadar demi..böyle bi cins adamcık buda.
Ama eksik gelsin para gene çalmaz kapıyı not bırakır şu kadar tuttu diye,o kadar düşünceli çekingen ki yaa,hiç gözükmeden iş yapıyo kendine saatler koymuş,çöpü akşam üstü koy kapıya alır,saati kaçırmassan,gene basmaz zile yani:)
Annemin kapıcı günde 3 kere zile basar sabah ve akşam sipariş varmı diye,bide çöp için basar zile,gaffur gibi nereyede yollasan gider,bizimki asortikk tam nerdeyse biz ona hizmet edicez yaaw!!bişey değil arkadaşlar annemimkinide ayartmasa bari diyoruz..

Neyse,dağıttım gene konuyu,bi baktım ekstradan galete!
Aaa,dedim bu ikrammıdır nedir fırından :) Sonra baktım gazete yok!
Yani,gazete yerine galeteyi uygun görmüş sağolsun..
Ama briyle diyoruz ki,bu bize bakıp "yok yok bunlara galete lazım zayıflasınlar azcık" dedi heralde,bu bize kötü bişey mi diyo yoksa.!?Kendisi 45 kilo anca ya,o bakımdan,ama koptuk aklımıza geldikçe..

Birde geçen haftalarda pazardan geldik,koccaman siyah poşet dolu ağzına kadar,çuval desem daha doğru aslında..kaç kilo bilmem,cadının elindeydi yukarı çıkarken,benimde ellerim dolu girdik içeri,tam yerleştiriyoruz aa poşet yok,en önemli şeylerde onda işin kötüsü,nerde dedim kızım bi poşeti içeri sokamadın mı pess,kapıda kalmış dedi bi hışım söylene söylene gitti ama poşet yok..!!
Çöp saati gelen kapıcı alıp gitmiş kocca dolu 20 kiloluk poşeti bakmamışta ne bunlar bu kadar ağır diye:)) ama merak ettiğim diğer çöpleri nasıl aldı yanında indirdi aşşağıya,naim süleymanoğlumu nedir bu ay.!
Aşşağı koştu kapıyı çaldı cadı,aynen onun diliyle anlatıyorum:
-bizim kapıda pazar çuvalı vardı,artık yok demiş:)
annem beni öldürcek Allah seni netmeye adam demiş(öyle diyo valla:))

Anaa ben onu attım demiş ,kahrolmuş yazık.Tamam olsun demiş cadı koşmuş kapıya bakıcak çöp bidonuna üstteyse alcak göya,hemen giymiş ayakkabılarını uçmuş adamcağız bundan evvel(zaten bir kaplumbağa bile sigodan hızlıdır:P)
Hemen bulmuş çuvalı:D
Baktım tös tös geldi elinde koca poşet kapıda tek tek aldık içindekilerin ağzı bağlıydı hep Allah tan,gerçi büyüğede bişey olmamıştı temizdi ama,onlarıda çıkarta yıkaya içindekileri temzi dolap poşetlerine kaldırdık hemen.
Diğer poşet deryasınıda başka poşete koyduk iki misli uğraş ve dezenfekte ile sona erdirdik günü taa ki cadının aklına galete olayından sonra gelene kadar:))

Asansör maceramızdada bahsetmiştim kendisinden,unutulur gibi değil:))
Annem korkudan morarmış,açılmıyomu diye canhıraş bağırıyo ben sakin,açılıcak annecim burda kalcak değiliz ya derken adam "yoook açılmıyo valla teyze" diyodu bi yandan(kadın kalp krizi geçiricek saf yüzünden)
,diğer taraftan aman baboli duymasın diyorum hem ona haber vermiş hem bizim kapıya çekti asansörü önüne düşürdü ya bizi kabak gibi:)) okumayan okusun derim ben onu da..

Birde temel gibi
"çalistigi on katli apartmanin asansörü bozulunca,
asansörün kapasina söyle bir yazi asiyor:
Asansör pozuk,en yakin asansör yüz metre ileride, Veysel Apartumanindadir..." yazaydı tamdı:P

Aahh ah sonunda bizden daha şöhretli olucak ona yanarım:)))))))))))))))))))
Sahi nereli acaba bu adamcık?????????

BAYLAR BAYANLAR MERDİVENDEN KAYANLAR:))

Nerdeyim napıyorum belli değil:)İçimden evden çıkmak gelmeyen günler illa bir koşturmaca içinde oluyorum.Dün kayınanneme gittim simit alıp,yolda tlf ettim annecim evdemisin çayı koy geliyorum diye havalara uçtu,nasıl sevindi,gittik muhabbet ede güle oynaya kahvaltı ettik yoksa simit yüzünden şişmedik yerim kalmıcaktı:S Oturduk uykumuz geldi neskafe yaptık üstüne,sonra işlerim vardı çıktım ama defalarca tembih etti her sabah yürü kızım gel beraber çay içelim diye.
Yıllarca altlı üstlü oturduk biz ve benim yalnız çay içtiğim olamaıştır desem yalan olmaz.Mutlaka seslenirdim annecim gel diye,ben gidince çok garipsedi,çok koydu ona sonradan o kadar ağlamış ki,bunca yıl bir kere kırmadı beni ben yalnız çay içemiyorum demiş:'(
Herşeyin değeri yokolunca mı anlaşılıyo böyle?yoksa biliniyodu zaten de,benden neden esirgendi ki bir çift güzel söz?Neyse,hüzünlendim sanırım,bende çok seviyorum özlüyorum tabii ama çok yakınız gene Allah tan.Bazen süpriz yapıp gece geliyo sabah gidiyo beni de oturtuyo 4 e kadar:))

Ordan benim anneciğime uğradım,o da yalnız..Napıyosun dedim gel hemen kahve yapayım dedi:))Kafein komasına girmek diye bişey varsa kesin girmem lazımdı dün,yeterki gönülleri olsun..Annemle de hoşbeş ettik eve geldim sonunda(inanmıcaksınız ama:))

Eee,bitti mi?yok..Bridget aradı:
-Nerdesin kızım sen yahuu:)
-Geldiim şimdi çıkıcam yukarı
Oraya da yettim oturduk onun bloguna baktık illa kendi yapmak istiyo ama sıkıntılı afagangiller hemen ziyaretine geliyo sağolsunlar;)
Aşşağı indim yemek vs ardından bi kardeşceğizime şablon yaptım:))
Verdi şifresini gitti bakalım görünce napıcak yeni halini:))
Kendimle gurur duyuyomuyum?
Bilmiyorum.
Ama inanılmaz güzel oldu onu biliyorum.

Bugün eve hapsettim kendimi azıcık bri uğradı öğlen güzel bişiler uydurdum yedik:))
,gitti akşam geldi gene 5 dakka sonra çıktı yemekten sonra başladık blog teması aranmaya gene,bende zaten inmişleri var,ve bakıcak dermanım ve gönlüm kalmadı ama hanım beğenemiyo bi türlü,header yapmıştım böyle yap sende diye onu beğendi daha önce yaptıklarımı değiştirdi bi daha elleme dedim ya,o yap diyemiyo,ben yolluyom şablon hepsine kusur buluyo hem hemde şimdi napalım diyo,tam PARADOX bu yaaww..!
Sonunda durum şu:
-Yaa sen en çok hangisini beğendin onu söyle bana
-Yok valla bana sorma bri,aaaaa
-Yaa ihtiyacım var ama valla bak yolla en beğendiğini
-Ya dünyayı yolladım hepsine bi kulp buldun ya
-Ben şeyy bunu beğendim gibi,emin değilim ama yaa
-E dar olmasın diyodun ya o daarr..
-Evet yaa ben koccamaann istiyorum başlığı
En sonunda sıkıldı gene tabii,bırak ben bakayım biraz hmm dedim
-Tamaaammm:)
-İşarete bakıyomuşun kıj
Neyse takıldım kafama göre,tam bitti
-e neden yazı yeri daarr,klasik şablona çevirsek geniş olur muu
-Yaa sen kullanamazsın klasik şablon ekleme yapamazsın kii,hem saatlerce uğraştırıyo bazen html den değişiklikler.Tam bitti yaptığına bak!gebertirim valla yürü git kız
-gidiyom sende içeri git hadee
-tamam bee

Gitti çok şükür bende geniş şablonu seçerek ama hiçbirşey kaybolmadan(ee herşeyin bişiyi var değil mi:))tamamladım.Bakmaya doyamadım..Msj attım hangi şarkıyı istiyosun diye onuda playlist yaptım bitti bir daha okumaya bilem gidermiyim bilmiyorum hehehe:)))
şaka şaka,çok severim ben canımı msj attım nerdesin uyuma diye geldi baktı bayıldı sanırım çok beğendi,değişirse vuracağımı belirttim bu sefer:)
Yazı bölümü gelişmiş değil diye vızıldanıyodu ama bakarız yarın çaresine varsa tabii..
şu an ikimizde post yazar durumdayız ,karamelli şekerimin 100 yazısı kutlu ve mutlu olsun diyorum...sonra uyucaz gözlerim birbirine girdi,şekerim emretti yaz bişeyler bıktım aynıu yazıyı görmekten diye,sanki Perihan Maden imde köşe yazısı yetiştiricem her gün:)

Evet sayın okurlarım,bu geceki saçmalamacalarımızın sonuna geldik,geçmiş olsun der öperim:)))
Sezen aksu dinleyesim var,playlist yapmayı öğrenen sevindirik bendeniz,hemen kondurdu:))

01 Nisan 2008

ÇAY SİMİT VE PEYNİR...

DÜN SABAH UYANIR UYANMAZ CANIM NASIL SİMİT ÇEKTİ ANLATAMAM,
AMA ŞÖYLE SICACIK İSTANBUL SİMİDİ..
ESKİ EVİMİN KARŞISINDA SİMİT SOFRASI VARDI,AYNI OLMASA DA BENZER GİDİP ALIRDIM ÜŞENMEDEN,AMA BURDA YOKSmileyCentral.com
ZARİFEM SİMİT GETİR BİDAHAKİ GELİŞİNDE YAA:;(

ÇAY ZATEN VAZGEÇİLMEZİM,OLMAZSA OLMAZIM..
GÖZÜMÜ AÇAR AÇMAZ AKLIMDA,TATLI BİR SOHBETİN YANINDA,
MORALİM BOZUKKEN DENİZ KENARINDA,YORGUNLUKTAN ÖLMÜŞ BİR HALDE EVE GELDİĞİMDE HİÇ AKLIMDAN ÇIKMIYO Kİİ:))
OYSA ESKİDEN HİÇ SEVMEZDİM,YAZIK ETMİŞİM ONSUZ GEÇEN ZAMANA:)

NEYSE,DÜN DUYGUSAL ŞİİRİMDEN ÇOK ÇAYIMA GÖSTERDİĞİNİZ SEVGİDEN VE İLGİDEN SİZİNDE "BENDEN
" OLDUĞUNUZ SONUCUNA VARDIM:))
VE BANA YILLAR ÖNCE ARKADAŞIMIN
GÖNDERDİĞİ VE ÇOK SEVDİĞİM
BİR ŞİİRİ HATIRLATTINIZ.

SIRASI GELMİŞKEN ONU PAYLAŞMAZSAM OLMAZ.
NEFİS BİR RESİMLE TABİİ..



Basit yaşayacaksın...

Mesela susayınca su içecek kadar basit.
Dört çıkacak, ikiyi ikiyle çarptığında.
Tek düğmesi olacak elindeki cihazın;tek bir düğme, tek bir cümle gibi;
sevince lafı dolandırmadan söylediği“seni seviyorum” gibi.
Basit bir öpücük yetecek sana;basit sıcak bir öpücük
ve o öpücükle dolacak tüm günlerin, tüm düşlerin.
O öpücük için yapacaksın hayatının kavgasını,o öpücük için yiyeceksin hayatının dayağını.
Kabak çekirdeği verecek sana rakamların veremediği mutluluğu.
El yazısıyla yazılmış eğri büğrü bir mektup olacak
en değerli kağıdın;hep yanında taşıdığın,atmaya kıyamadığın.
İki harekette giyiniverecek,iki harekette soyunuvereceksin.
Kısacık olacak uyanman ve yola çıkman arasında geçen süre;kısacık olacak
Sıcacık kollara dolanman ve yolculuklara çıkman arasında geçen süre..
Kendin bile anlayabileceksin yazdıklarını;bakışların bile anlatabilecek kendini.
Beklentilerin de basit olacak.
Kaf Dağı’nın önünde bekleyecek mutluluklar.
Bir ıslıkta bulabileceksin en uzun dostluk romanını;ya da bir damla gözyaşı yaşatacak sana en ucuz aşk romanını.
Pankreasının sağlığına dua edeceksin kapatırken gözlerini.
Zafer işareti yapacaksın tuvaletten çıkarken.
Bir kaşarlı tost olacak aradığın.
Nasıl oturacağını bilemediğin sofrada;parmakların olacak en kıymetli çatalın.
Yine, aynı parmaklar çözecek en karmaşık denklemleri.
İskender’in kılıcı duracak avukat rehberinin yanında.
Bir filarmoni orkestrası veremeyecek sana kontrplak bir gitarda, doğru basılmış bir “fa diyez”in mutluluğunu.
Makyajın ilk “a” sına kadar bilmen yetecek.
Temizlik kokacak en pahalı parfümün
“Bilmiyorum” diyebileceksin bilmediğinde ve çok normal olacak onu da bilmeyişin.

Tek dereden su getirmen yetecek, bir “istemiyorum” diyebilmeye.
Ne durduğu farketmeyecek abanın altında..
Saatin, sadece saati gösterecek;
Telefonunu sadece telefon etmek için kullanacaksın.
Küçük bir not defteri olacak bilgini en hızlı sayan..

Basit yaşayacaksın, basit.
Sanki ..
yaşamın bir gün sona erecekmiş gibi basit...

YALÇIN ERGİR

...


En iyi çayla gidiyor düşünmek seni..
Sen çay gibi sıcak,
Çay sen gibi..
Sıcak yudumlarda hüznün ve matem
Sensin bardak bardak
Sensin dem dem
Süzülen keder boğazımdan
Tadın çıkmıyor damağımdan...

(alıntıdır)
BENİM BU ÇAY AŞKIM NE OLACAK BİLMİYORUM..
SANIRIM Bİ ÇEŞİT BAĞIMLIYIM..