30 Ekim 2008

Bİ AKSİLİK OLMAZ SA MI BUYURMUŞTUM?PEEHH!!


Aman ben var ya bu şom ağzımı ne yapayım hiç bilemiyorum.Ne zaman bir heves yola çıksam aksilikler birbirini izler hatta üşenmeyip bu yazılarımı ayrı başlıkta toplasam Talihsiz Serüvenler Dizisi solda sıfır kalır.Bende paraya para demem :) JK hanım evde otururken Harry Potter i bi tarafından uydurup dünyanın en zengini oldu ya hala hazmetmiş değilim.

Neyse kayışı koparttım gene.O kadar üstüste geldi ki bu ara az bile.
Evet kendimi güvende hissetmediğimden ve kendi alan adımı almayı düşündüğümden bahsetmiştim.Sonuçta bu adresi de tıklasanız oraya yönleniceksiniz (zamanla linklerinizi yenisiyle değişmeniz gerekicek) sorun yok yani hiç bir açıdan.

E her işin bir piri var her ne kadar teknolocik (incegülümün deyimiyle) hatunda sayılsam,tema değişmeyi bilmekle bitmiyo anlamıyorum bu işlerden.Neyse kapatıldığımızda önce "hohohoyytt ben size demedimmi" diyen dostumu bunu dediğine pişman edip işkenceye başladım:D))

Daha önce "aman ne gerek var .com alıcam anlamam her sene yenile uğraş vs hem kosskoca gmaile google a bağlı çok güvenli burası zaten beni kim okur yazma özürlüyü" mantığında olan bendeniz,aniden kararınca dünyam güven diye bişi kalmadı elbette.Süngüm ve dik başım aynı anda düşüverdi. Ve benim için anlamını bir kere daha düşündüm..
Bu çok güvendiğin kocanın seni aldatması gibi bişey.Ve affetmek herkesin kaldıracağı bi durum değil-kaldı ki hem suçlu hem o beni affetmiş gibi bi hava var.Yani isterse gene çekip gidebilir p...!&?_
O zaman?
Ben de çocuğumu alır giderim!!Tek başıma da misler gibi bakarım!!
Ruh sağlığı bozulmaz böylece dimi:)))

Benim ruh durumum ne alemde anlayın:D

Neyse dün başladık adres arayışına sevgili arkadaşımla,her zaman bin tane blog adı ve nick bulupta "ay ben bunu neden düşünmediiim şimdi değişsem komik olur diye kendisine engel olan unutkan şahsiyet bendeniz, sonra gene pişman olup "ay keşke şunu alsaydıım" diyeceğini bile bile bir yerde karar kılar,mutludur heyecanlıdır.
İşlemlere başlarlar iki mutlu arkadaş,
" e bankaya vs yatırılıyo ama sen şimdi gidip uğraşma hem ben sana alan adını hediye edicem" diyen cancağızıyla (bu arada bankalar daha açılmamış işlem yapılamamaktadır,karga ..kunu yememiştir anlayın yangından mal kaçırıcaz ya:P)
Ama "o zaman tlf la hallederim,bankada adamlarım var,peehhh ama saat 11 olsun" der
Lakin kabak gibi RESMİ TATİL gerçeği gözardı edilmiştir heyecanlı şahıslar tarafından.

Bugün ihale sonucu bankaya yatırmak bana kaldı (nasıl oldu bende anlamadım)
Ama "adamlarım" olmadığı için,ordaki kızın ısrarla "isimsiz yatırsanız havaleyi 23 ytl masraf çıkıcak zaten 14 ytl yatırıcaksınız deyip (astarı yüzünün 2 katı) şefini çağırması sonucu,ismimle yatırsam da ne halt edeceklerini bilemeyen kovulası uyuz insanlar en iyisi ATM den yatırın ama ordanda 4 mü 7 mi ytl kesilicek demesi üzerine atm ye yönelir fakat danışman kızın çenesi çalışıyodur bön bön atm yi pandikleyip küfürü basıp çıkmışızdır(cadımla beraber)

Aslında posta çekiylede yatıyomuştur ama neden bankadayızdır?
İşlem başladığı için yeniden sipariş te veremeyip kalakaldım anlayacağınız.
Ben zaten beceremeyeceğimi kabak gibi biliyodum korktuğum başıma geldi vesselam.

Salon çizgimden kasımpaşalı çizgime geçmek üzereyim beeee!!
Moralim çok bozuldu yaa ağlıcam nerdeyse ooffff

Bu yasağın bize kazandırdıkları da oldu,mesela zor gününde birbirine tutunup teselli ve şifa veren yeni arkadaşlar...Birbirimizi ziyaret etmeye devam ediyoruz ve edicez:)
Bugün onlardan biri blogumu karatmam üzülmüş onun hatırına (gerçekten içimden gelmiyo çünkü) değişicem birazdan.Ama da ne çabuk neşesini buldu demeyin lütfen..
Siyah mı yaparım beyaz mı bilmem ama şu kocaman zincirleri çözersem sevinir sanırım canım birikimim.Onunda harika bir teması ve blogu var.
Daha iç açıcı olacağı kesin her şeyin bundan:))
Ve çok teşekkür ederim verdiğiniz moral için..

ARKASI YARIN...VE DEVAMI YOK:))

FLASH HABER: Alan adı tescillendi:))Eee her yerde adamlarımız var şekerim:PP
..

29 Ekim 2008

KARARDIM..ZİNCİRLENDİM..

Bloglarımız karatıldı.
Şimdi de benim içim karadı.
Yazacak o kadar çok şey vardı ve o kadar keyifliydim ki oysa.
Ve her zaman bahsettiğim "ahmak ıslatan yağmuru" tepemden ayrılmak bilmiyor her zamanki gibi.
Elimde olmayan sebeplerle 10 gün yoktum nerdeyse ve çok özlemiştim evimi.
Çat kapı gelen komşularımı.
O zaman kapanıp açılsa anlamazdım belki bu kadar acısını.
Ama tam kavuşmuşken ohhh demiş bisürü şey biriktirmişken paylaşıcak.
Böyle şanssızım işte şaşırmıyorum artık.

Her zaman keyif olurdu benim için blogumun temasıyla vs oynamak
Ama bu sefer öylesine gezinirken gördüğüm tema tam duruma ve ruhuma uyum sağladı..
Keyifle olmadı:(

Kenimi ayağımda pranga varmış gibi hissediyorum.
Her an çekiştirip bir kenara zincirleyebilecekler miş gibi.
Gibi değil öyle...

Kendi alan adımı almaya karar verdim.
Onda da bir aksilik çıkmazsa..

dipnot:bugün resmi tatil olduğu için bu işte yarım kaldı..

devamı var...ama tıklamayın boşa orda değil:((

KARARDIM..ZİNCİRLENDİM..

Bloglarımız karatıldı.
Şimdi de benim içim karadı.
Yazacak o kadar çok şey vardı ve o kadar keyifliydim ki oysa.
Ve her zaman bahsettiğim "ahmak ıslatan yağmuru" tepemden ayrılmak bilmiyor her zamanki gibi.
Elimde olmayan sebeplerle 10 gün yoktum nerdeyse ve çok özlemiştim evimi.
Çat kapı gelen komşularımı.
O zaman kapanıp açılsa anlamazdım belki bu kadar acısını.
Ama tam kavuşmuşken ohhh demiş bisürü şey biriktirmişken paylaşıcak.
Böyle şanssızım işte şaşırmıyorum artık.

Her zaman keyif olurdu benim için blogumun temasıyla vs oynamak
Ama bu sefer öylesine gezinirken gördüğüm tema tam duruma ve ruhuma uyum sağladı..
Keyifle olmadı:(

Kenimi ayağımda pranga varmış gibi hissediyorum.
Her an çekiştirip bir kenara zincirleyebilecekler miş gibi.
Gibi değil öyle...

Kendi alan adımı almaya karar verdim.
Onda da bir aksilik çıkmazsa..

dipnot:bugün resmi tatil olduğu için bu işte yarım kaldı..

devamı var...ama tıklamayın boşa orda değil:((

KARARDIM..ZİNCİRLENDİM..

Bloglarımız karatıldı.
Şimdi de benim içim karadı.
Yazacak o kadar çok şey vardı ve o kadar keyifliydim ki oysa.
Ve her zaman bahsettiğim "ahmak ıslatan yağmuru" tepemden ayrılmak bilmiyor her zamanki gibi.
Elimde olmayan sebeplerle 10 gün yoktum nerdeyse ve çok özlemiştim evimi.
Çat kapı gelen komşularımı.
O zaman kapanıp açılsa anlamazdım belki bu kadar acısını.
Ama tam kavuşmuşken ohhh demiş bisürü şey biriktirmişken paylaşıcak.
Böyle şanssızım işte şaşırmıyorum artık.

Her zaman keyif olurdu benim için blogumun temasıyla vs oynamak
Ama bu sefer öylesine gezinirken gördüğüm tema tam duruma ve ruhuma uyum sağladı..
Keyifle olmadı:(

Kenimi ayağımda pranga varmış gibi hissediyorum.
Her an çekiştirip bir kenara zincirleyebilecekler miş gibi.
Gibi değil öyle...

Kendi alan adımı almaya karar verdim.
Onda da bir aksilik çıkmazsa..

dipnot:bugün resmi tatil olduğu için bu işte yarım kaldı..

devamı var...ama tıklamayın boşa orda değil:((

28 Ekim 2008

AA İNANMIYORUM BLOG AÇILDIIII

Aaaaa inanamıyorum burda olduğuma,günlerdir süren eziyet bitti mi dersiniz?
en çok eziyeti de kendine emrecim yaptı,(gerçi yalnız başına yapmadı da..)ve gene müjdeyi o verdi canım benim.
yalnız bende bloglar resimleri bozuk açılıyor,headerler görünmüyor ve kontrol paneli açılmıyor hala ben de
http://draft.blogger.com/home dan girmeyi denedim oldu:))
burda da tepedeki link bağlantı vs butonları yokolmuş,yorum da yazamıyorum kimseye ama herhalde düzelir akşama kadar.
mutlu olmaya bile korkuyorum her an elimizden alabileceklerini bilmek çok acıtıcı.
aslında biryer okuduğum gibi,bloggera tavır alıp bloglarımızı silip aktarıp(ben zaten aktardım da) gitmek geliyor içimden..temelli...

ya da her ikisine birden yazmak iyi fikir gibi.
zaten wordpresste burdaki gibi bi ortam yok.
blog bile bulamadım okumak için:((
ama sistemi çok daha kolay.arkadaş ekleme,yazı ekleme ve yorum yazmak daha basit.

neyse hakkımızda hayırlısı.
wordpress tam 8 ay kapalı kalmış akibetimiz benzemedi ya buna da şükür..elhamdürillah:D)

haa burda yokken yazdıklarım
http://bendeniz.wordpress.com/ da..

burda yoksam ordayım..

NTV haberde dedi ki şimdi:Blogger a konan yasak kalktı,ama mahkeme,eksik olan delillerin toplanmasına kadar açılmasına karar vermiş yani geçici bir karamış bu yasağın kalkması.tıpkı dediğim gibi.mahkeme sonuçlanınca ne olur bilinmez...:((
işte burda da taze taze

25 Ekim 2008

YUVAMIZDAN ATILDIK,KİLİTLENDİ KAPILAR ÜSTÜMÜZE...


Blogspotcuları bir süpriz beklemekteydi.Tatsız ve keyifsiz bi süpriz.



Bu siteye erişim mahkeme kararıyla engellenmiştir


yazısı hepimizi şok etti.
Sebep,açıklama ve mahkeme kararıyla ilgili en ufak bir bilgi gelmedi bloglarımızın bağlı olduğu adreslere.
Ya da ne bileyim açtığımız anda o boş sevimsiz kırmızı yazının olduğu sayfada da olsa olurdu.
Orda biriktirdiğimiz anılarımız,paylaştıklarımız,dizi film tadında takip ettiğimiz ama başka haber alma imkanımız olmayan blogdaşlarımız,hepsi kocaman kilitli bir kapının ardında mahsur mu kaldı şimdi?
Neredeyse çocuklarımıza miras olarak bırakmayı düşündüğümüz hayatımızın ayak izleri nasıl böyle umarsızca silinir?
Açılıcaktır mutlaka diye düşünüyoruz ama bu zulum niye?

Ben ilk olarak space larda staj yapmış,sonra basit bir sistemi olan blogcuda devam etmiştim yazmaya ve biriktirmeye.İlk deneyim bloglarım benim okumayı sevdiklerime ve kaybetmek istemediklerime aitti.Şiirler,alıntılar,benim şarkılarım,hayata ve onu çözmeye yönelik her şey vardı.Benim için çok değerli bir kolleksiyondu bu.

BANA BENİ ANLATAN ÇOK ŞEY VARDI.
VE HİÇBİR ŞEY "ÖYLESİNE" KONMAMIŞTI SAYFALARIMA.

Her geçen gün tema yapmayı,müzik eklemeyi vs bilene çok basit ama anlamayana muamma olan şeyler öğrenmek inanılmaz anlatılması zor bir keyif veriyordu.
Blogunuza tıpkı eviniz gibi kendinizden bişeyler katıyordunuz bu benim için inanılmazdı.
Ve elinden gelmeyen hiç tanımadığım insanlara yardımcı olmak bambaşka bi paylaşımdı.
Ama ilk blogumda kendimden ve hayatımdan bahsetmiyordum sanaldan ciddi anlamda korkuyordum ve gerekte duymuyordum buna.
Fakat yenilenmesi adına sürekli kesintiye uğraması blogcu sistemini çekilmez kıldı ve buna kişisel sebeplerde eklenince bir zaman geldi pagerank 4 olan bloglarımızı daha fazla dayanamayıp kapattık.zamanla kalite de bozuldu(öyle diyim ben siz anlayın).
Gene de çok zor oldu hüzünlü oldu ayrılmak ve kapatmak bloglarımı..

Diğer blog sunucularının tema düzeninden kullanımına kadar herşeyi farklı olması başta korkutsa da,alışınca bağımlılık yapıyordu blog dedikleri:)) yazmasan da okumak çok keyifli olsa da,zamanla sen de içini dökmek ihtiyacı duyuyordun ister istemez.

Böylece wordpress e geçtim ama kısa bir süre sonra erişim engellendi. Epeyde uzun sürdü.
Blogger o zaman sadece yabancı dildeydi çözerken biraz takılsakta gmail ve google desteğiyle daha güvenli zevkliydi yazmak.Kısa sürede gelişti ve türkçe de olunca tadından yenmez oldu:))

Zamanla sıcacık bir sevgi çemberi oluşturduk.Kardeşini seçemiyorsun ama dostunu seçebilirsin mantığıyla.WordPress açıldı tabii ve e geçmemiz söylendi bize ama biz aynı sokakta oturduğumuz komşularımızı bırakmak istemedik.Taşınmaktan yorulmalımıyız?

Yedektemi tutmalıyız bavullarımızı hep böyle?

Kalite ortamda değil seçimlerdeymiş dedik,eleye eleye kendimize merak ettiğimiz,bizi merak eden,karşıksız beklentisiz seven,bazen yansımamızı göreceğimiz,belki de anılarımızla birlikte geleceğe taşıyacağımız olmazsa olmaz güzel dostlar çıktı birlikte gülüp birlikte ağladığımız.

Aynı fikirde aynı tarzda olmak değildi aslolan,yaş sınırınızda yoktur burda.Tıpkı deprem zamanı biraraya gelen insan toplulukları gibi,hiç bir ayrımcılığa yer yoktur blog dünyasında.

Ayrımcılık yapanlar zaten bir süre sonra zavallı bir grup olarak kalır,dışlanır ve yalnızlığa mahkum kalır.Ya da kendi çalar kendi oynar deyim yerindeyse.Aynı kişinin tam 6 blogu olduğuna bizzat şahidim ben:)) Yazan çizen oynayan çeken aynı kişi anlayacağınız.

Oysa saygıyla bir diğer pencereden bakmanızı ve kişisel gelişimizi sağlar dürüstçe varsanız burda.

Önyargım hatta hiç bir fikrim olmayan, hiç tanımadığım dünyanın kapılarını açtı bana hem de gönüllü cesur dostlarım.Zorla girmeye hakkı olmamalı zaten her toprağa insanların.

Sizin hayata bakışınız da belki de bir başka ruha rehber olur kimbilir?

Katılmak zorunda değilim hiçbir görüşe ya da oluşuma.O zaman saygı duyarım,anlamaya çalışırım.
Anlamazsam susarım.Susma hakkını kullanmak hem insani bir davranış hem zorunlu.
Susmayan anlamayan ayrım yapan birkaç çürük yumurta yüzünden bütün bir camia yasaklandıysa haksızlık bu.Şahsi olması gereken cezaları bütün bir oluşum almamalı.

Hiçbirşey sebepsiz olamaz.Ama sebebi ne olursa olsun ceza diğerlerine adaletsizlik olmamalı.

Hatta şu an mail geldi blogger a diğer yasaklı siteler gibi www.k-tunnel.com dan giriliyormuş. Daha birsürü yol metod diğer sitelerde yardımıza sunuldu.
Herkes hızla birbirini haberdar etti yazı yazılabiliyor kaydetmiyor ve bloglara yorum yazılamıyor. Bazen de hasbelkader yazılabiliyor.

Ama ne tadı kaldı ki?Kapısı kilitli bir evde içerde misafir hazırlığı yapsam ne olur?
Başka yollar da var sitelerde deli gibi anlatılan ama hırsız gibi balkondan girme eziyeti neden kendi evimize ve kapısı bize sonuna kadar açık olan komşularımıza??
Legal bir şey yapmak için illegal bir yol kullanmaya mecbur bırakanlar ya tamamen silerse anılarımızı??

Neden suçsuzken suçlu muamelesi görelim ve biz de yasal olmayan yollara gidelim ki?

Ama birkaç gerçeğe dönüşmüş dost dışında onlarca blogdaşımızın adresleri bile yok ve nasıl haberleşicez bir daha bilmiyoruz.

Bu yazımın sebebi de budur.

İlkokulda çok gürültü yapınca bütün sınıfı sıra dayağına çekerlerdi eskiden.Cetvelle ellerimize vururlardı suçsuz sessiz olanlarımızın da.O zaman acısı içime işler,keşke ben de yaramazlık yapsaydım da,haketseydim bunu derdim.O zaman canım bu kadar acımazdı diye düşünürdüm..

Aynen öyle hissediyorum bugün.

Bilen varsa lütfen anlatsın.

Bu yasakların bi sonu var mı?

Ve nedeni nedir bu ani yasağın?

KENDİMİ EVİNDEN KIŞ GÜNÜ SOKAĞA ATILMIŞ,DEPREM ÇADIRLARINA SIĞINAN DEPREMZEDELER ,MÜLTECİLER GİBİ HİSSEDİYORUM.
BU KAPILAR BİR DAHA AÇILIR MI YOKSA TAMAMEN Mİ KAPANIR BİLİNMEZ.
AÇILSA DA ARTIK AYNI GÜVENSİZLİK VE KOCAMAN BİR KORKU BIRAKTILAR GERİYE.. ŞİMDİLİK ÇADIRLARIMIZDA OLUCAZ AMA YAZMA ZEVKİMİZ KALMADI O BAŞKA.SADECE BİR ADRESİMİZ OLSUN DİYE..:((
KARANLIKTA KAYBETMEYELİM BİRBİRİMİZİ DİYE..
yeni adresimdeyim.

bugün bir tanede blogseverde açtım sadece açıklama babında ama 3 ünde birden aynı şeyleri yazıcak takatım yok.Aslında tek kelime yazıcak gönlüm yok..Görüşmek umuduyla...
..

24 Ekim 2008

YAŞAM İÇİN 13 SATIR..

Yaşam İçin 13 Satır

1. Seni sen olduğun için değil, seninle birlikte olduğumda ben olduğum için seviyorum.
2. Hiç kimse gözyaşlarını hak etmez, onlara layık olan kişi ise seni ağlatmaz.
3. Sen istediğinde sana aşık olmaması, sana aşık olmadığı anlamına gelmez.
4. Gerçek arkadaş, elini tutan, kalbine dokunandır.
5. Birisine yabancılaşmanın en kotu biçimi yanında oturuyor olup ona hiç bir zaman ulaşamayacağını bilmektir.
6. Hiç bir zaman gülümsemekten vazgeçme, üzgün olduğunda bile! Gülümsemene kimin, ne zaman aşık olacağını bilemezsin..
7. Tüm dünya için sadece bir kişi olabilirsin fakat bazıları için sen bir dünyasın.
8. Zamanı onu seninle birlikte geçirmeye hazır olmayan biriyle geçirme.
9. Belki de Tanrı uygun kişiyi tanımandan önce yanlış kişilerle tanışmanı, onu tanıdığında minnettar olman için istedi.
10. "Bitti" diye üzülme, "yaşandı" diye sevin.
11. Her zaman seni üzecek birileri olacaktır, yapman gereken insanlara güvenmeye devam etmek, kime iki defa güveneceğine daha fazla dikkat etmektir.
12. Birini daha iyi tanımadan ve bu kişinin senin kim olduğunu bilmesinden önce kendini daha iyi bir kişiye dönüştür ve kim olduğunu bilerek kendine güven.
13. Kendini çok zorlama, en güzel şeyler onları en az beklediğinde olur.
"YAŞANAN HER ŞEYİN BİR SEBEBİ VARDIR"

Gabriel Garcia Marquez

23 Ekim 2008

EV TELEFONU FACİASI-BOYKOT

ÇOK ŞEYLER YAZASIM VAR AMA PC YE FORMAT ATTIM(İLK DEFA VE TEK BAŞIMA YUPPİİİ:)
ALIŞMA DÖNEMİNDEYİM AĞIR GELDİ BANA.
Bİ YERDEN BAŞLIYIM BARİ,
NEYSE DÜN PANDORA 1 KASIMDA SABİT TELEFONLARI KULLANMAYALIM BOYKOT EDELİM DEMİŞ YA,ÇOK HAKLI OLARAK DESTEKLİYORUM ZATEN BEN CİDDİ BİR TELEFON ÖZÜRLÜYÜMDÜR KALBEN KATILIYO DURUMDAYDIM:))
İNTERNETİN EV TELEFONLARINA BAĞIMLILIĞININ KALKMASI TAFATARIYIM O ZAMAN CİDDEN KAPATABİLİCEM EV TLF UNU ZEVKLE.

VE BİR MAİL GELDİ BUNU DA DİPNOT OLARAK YAYINLAMAK İSTEDİM.

Bir ev telefonundan 3.90 YTL lik görüşme yapılıyor. Telefon faturasının TOPLAM tutarı 19.25 YTL oy oy oy bu ne. Bu ne biliyor musunuz?
Kış uykusuna pardon kış uykusuna değil koyun uykusuna yatırıldığımızın aslında yattığımızın resmidir.
Sabit ücret: 10,43 YTL.
Bu rakam konuşsan da konuşmasan da faturana yansıtılıyor...

Kdv matrahı : 14.54
bu ne anlam taşıyor vallahi billahi bilmiyorum.

Katma Değer Vergisi : 2.62
üsteki kdv ile alttaki sanki aynı biri diğerinin kısaltılmış hali. Neden ikisi de kısaltılmış olarak yazılmamış. Ya da ikisi de uzun hali ile yazılmamış?

Özel iletişim vergisi : 2.18
Toplam uyuma parası : 19.25

Aslında Telekom panikte. Çünkü vatandaş uyanıyor.
Sabit telefonlar birer birer iptal ediliyor.

Bu nedenle reklamlara başlamış Telekom. Ama yılda 2 milyar dolar kar yapıyormuş Telekom.
Şimdi ünlü komedyen stand up uzmanı bu özelliğini halkı kandırmak için kullanıyor.
CEM YILMAZ bu işten iyi para kazanmışa benziyor.

(YENİ NUMARASI 11811)
Kontrol ettik, 118 den bilinmeyen
bir numaranın öğrenilmesi icin en az 60 saniye gerekiyor. Yani 8 kontör.
Baska bir deyisle eski parayla dörtmilyonücyüzyirmibin TL.
Bir numara ögrenmek için Lübnanli sirkete bu kadar para
ödüyorsunuz. Türk Telekom Soygunu 118 ve 133'e dikkat !..

Türkçe'de buna resmen soygun, hatta dolandiricilik denir. Özel Türk Telekom Servisleri Servis Numarasi ve kontür fiyatlarini okuyun da milletin nasil gizlice soyulduğunu görün .

Bu numaralar 110, 112, 121, 122, 123, 124, 126, 154, 155, 156, 158,177' yi ararsaniz ücretsiz 113, 153, 163, 166, 169, 174, 175, 176, 179, 180, 181' 'i ararsaniz 60 saniyede atacak bir kontür icin 72.000TL .

185, 186, 187, 188, 189, 114, 117, 119, 130, 170, 171, 172, 173, 178, 182, 183, 184' 'u ararsaniz,15 saniye icin 288.000 TL.

Simdi SIKI durun !.. 118' 'i ararsaniz 8 saniyede bir atacak kontur icin tam 540,000 TL, ve 133' ' u ararsaniz 3.6 saniyede atacak bir kontur icin 1.200.000 TL.
Dikkat ederseniz bilinmeyen numaralari aradiginizda dakikalarca
bekletirler. Sürekli olarak banttan 'hatlarimiz dolu bekleyin' talimati verirler. Buna resmen dolandiricilik denir.. Türkiye'de bilinmeyen numaralari sormanin bu kadar pahali oldugunu kim
biliyor? Insanlarin bilgilenmek icin kullandiklari ve dunyanin her yerinde bedava olan bu kamu yararina hatlarin fahis fiyatlarda olmasi talimatini kim verdi?.Bu yazidan sonra hala bilinmeyen numaralari aramak istiyorsaniz cebinize dikkat edin bilinmeyen numaralar için alo118.com u kullanin Siz hala
'ALO' diyebiliyor musunuz..? EKONOMIST dergisinde yayinlanan bilgilere göre Ev Telefonlarini Kapatmanın Zamani geldi. Türk Telekom'un konusma ücreti/dakika 81.400 TL. oldu. GSM sirketlerinde bu rakam neredeyse benzer: 99.846 TL. Evden cebi ariyorsaniz ödeyeceginiz 407.000 TL . Oysa GSM'den evi ararsaniz dakikasi 297.521 TL. Yeni patron getirdigi 'Milli Güvenlik riski' yaninda, Türk Milletini de 'APTAL' yerine koyuyor anlasilan.
LUTFEN PROTESTO EDIN.
BU MESAJI OLABILDIGINCE YAYARAK YENI FIYAT POLITIKASININ DA BILINMESiNİ SAĞLAYIN...

OYSA SEVGİLİ...

zaman nasıl akıp gidiyor
insanlar maskelerini ne çok seviyor
yıllarca bir yalanla bir ömür geçiyor da
hiç kimse yok bir tek günü sonuna kadar yaşamaya
mecbursun yalnızlığa

oysa sevgili, bir tek sevgili
nasıl değiştirir dünyanın gerçegini
..

içimdeki fırtına ele geçirdi beni
bir gün baktım hiç korkmadan aynaya
orda yeniden gördüm kendimi
işte sevgili, bir tek sevgili
nasıl değiştirir dünyanın gerçeğini

şimdi asla pişman değilim
yaşadığım herşeyin bedelini ödedim
nasıl olsa bir gün gelir duygular bulur yerini
hem cehennem, hemde cennet yeryüzünün mevsimleri
o kadar şey değişti ki
artık kimse masum değil
duygular çok eskidi

o zamanlar biz ne güzel çocuklardık
dünyaya aydınlık gözlerle bakardık
ve işte ozaman kırdığın bu kalp
şimdi kırıyor başka kalpleri
aşkta kazanmak ddedikleri kaybetmektir bir çok şeyi

murathan mungan

DİLİME DOLANDI BUGÜN BU SÖZLER..
NERDEN NASIL AKLIMA DÜŞTÜYSE:)

22 Ekim 2008

ÖZLEDİİİMMMM



Bir süredir yoktum elimde olmayan sebeplerden dolayı,uzun süren ve süründüren bir gripte cabası.İnternet yoktu ve ben de silinip gittim sanki:((
Gerçi yokluğum farkedilecek kadar olmadı ama ben yokluğunu ve yokluğunuzu hissettim.
Anladım ki her bir "dostum" dediğim blogdaşım ailemden biri gibi (hatta daha yakın)olmuş bana.
Sizi merak ettim,sıkıldım,üzüldüm hatta mesajlarınıza cevap yazamadığım için ezildim.
15 inde burda olamadığım en azından yorum bile yazamadığım için kahroldum.
Telafi edicem söz.
Yarından itibaren tam mesai burdayım inşallah çok özledim diyorum başka da bişey demiyorum.
Şimdilik....

12 Ekim 2008

ALIŞVERİŞ-BABA OĞUL KUTSAL RUH :)))

Sanırım epey yaygın şu  EVDİ mağazaları.Bu arada web siteleri olduğunu bilmiyodum pek hoşuma gitti bakakaldım valla yaa :))
Şimdi bu tür mağazalarda şöyle bir durum vardır.İçeri girmeden "amaan evde yer yok hırdavat istemiyorum hem bir eksiğim yok" dersiniz.Oysa bu bir kandırmaca ve kendine engel olma bahanesidir.Çünkü içeri girdiğiniz an kendinize hakim olmanız gitgide güçleşir,hemen kendinizi dışarı atıp oksijen almazsanız ev bütçesini şöyle bir sallayabilme ihtimaliniz vardır.Lakin gerçekten gerekli olan bişeyleri de ucuza bulmak bütçenize katkı ve psikolojik açıcan haz veriyor efem hehe:)))
(kaptırdım gidiyorum kim tutar beni?)
Cadımın pasaklılığından banyoyu envai çeşit fırça,tarak,saç kurutma,düzleştirme,kıvırma vs alet edavatıyla donatıp çamaşır makinasının üztüne yığmasından komaya giren bendeniz,sonunda çözümü bulur,hemde orda:D
Ivır zıvır askısı diye satılan bu ürün bizim zamanımıza kapitoneden dikilir temiz titiz ablalarımızın evinde kapı arkasında terliklik olarak asılırdı.
Ama aklıma bu tür bi çözüm gelse de kim açıcak makinayı,kim alıcak kumaşı,astarı yüzünü geçicek ppeehhhh
Tam da makinanın kenarında dar bi bölüm var askı var orda sabit süper yakıştı koyu mavi aldım ben ve gözlerine makinalarının başlıkları, fırçalar,taraklar, pamuk,aseton vs doldurduk nasıl derli toplu şık duruyo bakakaldım.
Ama gene o zavallı makinama rahat yok bu kez toka ,makyaj malzemesi, sivilce kremleri gidip gelmeye başladı odasında binlerce kutu var ama elinin altında olsunmuş sık kullandıkları nolurmuş yaniii
İşte eveli gün de(ben başlıyorum yazmaya haftasını buluyo bu ara hadi hayırlısı)
ıvır zıvır çantasını da buldum aynısından ve onuda kondurduk makinanın kenarcığına makyaj malzemeleri tokalar vs de kalktı toparlandı herkes mutlu oldu,mutlaka bulun derim ben,özellikle pasaklı kızları olanlar hehehe:)))
işte bunlardan,bizimkiler mavi ama,bi tanede kırmızı aldım benim bi simgeüniversiteyegiderselazımolur sandığım var ona attım:) o ne derseniz anlatırım bir gün.
..

Bugün pazar malum.Evde her ne kadar cadıyla benim dışımda bi dünya yokmuş gibi olsa da-ki gerçekten bizim itiş kakış çenemizden kavgamızdan yada kıkırdamamızdan pasif kalıyolar diğerleri:) Bugün pek bi formdaydılar.


Akşam misafir vardı ve benim sesim gitgide kısılmaya,gözlerim kapanmaya boğazım yanmaya başladı.Eyvah dedim korktuğum başıma geliyo:(
Ben grip nezle oldummu komple oluyorum yani hem üşüyorum hem nezle hem başağrısı(sinüzitten dolayı),hem boğaz enfeksiyonu hem öksürük ne arasan saldırıya geçiyor:((
Ve nedense çok uzun sürüyor geçmek blmiyor.
Hele boğazım mahfoluyo çiçek açıyo resmen yaa oofff

2 şahıs daha var evde kiii biri meşhur "ömür törpüm"
Bugün dışarı çıkmıştı sabah cadıyı dersaneye bırakmıştı telefon ettim
-İşin mi var hemen geliceksen ona göre çayı koyucam (babababa:PP)
Kıymetli cadısını kurstan alıp gelir genelde ama
-Gelirim birazdan öğleden sonra dersi varmış kendi gelicek bişey lazımmı
-(annemi taklit ederek)Ayyy benim nezle geldiii başımı duvardan duvara çarpıyorum ilaç al bana
(a saf kadın naz yapsana soytarılık yapcağına ama nerdeee sonra vahlanırsın ciddiye alırmı seni"Deveye cilve yap demişler, dokuz dükkan yıkmış!")
Neyse sudafed varsa al ama sakın THERAFLU alma bana dokunuyor evde var zaten dedim
Yine aradı 10 dk sonra
-geliyorum çayı koy,ben eczaneye uğrıcam
-tamam teraflu alma:)

Neyse geldi eli kolu dolu,kahvaltı çayda hazır ve nazır zaten,zorla oturdum limonlu çay içeyim de hap yutayım bari diye poşete bakktım,aa bu bi kabus olmalı!!!
-Törpü,bu THERAFLU değil dimi,halusinasyon görüyorum hastalıktan?
Ben bunu kullanamıyorum sersem ediyo dokunuyo demedimmi sana ya?Mahsusmu yapıyosun
(cırladım cırlıcam tutmaya çalışıyorum içimdeki kediyi,hiç bir dediğimi doğru anlayan düzgün iş yapan yok diye başlıcam amaaa)
Bi baktım bu söyleniyo zeytinyağı saf hemde,hep üste çıkıyo maşallah
-Nankör kadın,bidaha sana ilaç alırsam neyin
(??zaten ben hasta olduğumda umuruna salladığın görülmüşmü ki?)
-Eczacı senin istediğini artık reçetesiz veremiyoruz dedi,
(başka ilaçmı yoktu ?!^)
Başka bişi verdi ama ben onu tanımıyoruz diye bunu aldım gene
(seni var yaaa)

İç ses buraya kadar benim dış ses başladı,
-Be düşüncesiz insan,tanışıyosun diye iltimas mı geçtin yanii?
bunu senin fabrikada mı yapıyolar,eminmisin bundan o kadar garanti veriyon?
yoksa sen doktorsun da benim haberim mi yoookkkkk?!!!!!!

Oğluşun hikayelerini sonra anlatıcam zira halim kalmadı.Ama sadece google ın tamalama formu gibi desem anlarsınız bişiler hm?

DÜN İLAÇ ALMADAN GEÇTİ ANLAYACAĞINIZ KENDİME BAKMAYI DA BİLMEM ANCA LİMONLU ÇAY İÇTİM BÜTÜN GÜN BUGÜN DAHA DA BETERİM BURNUM AKMAKTAN HAL OLDU BİRDE HALA TIKALI UTANMADAN:(
BEN GİDİP YATAYIM EN İYİSİ..

ALIŞVERİŞ-BABA OĞUL KUTSAL RUH :)))

Sanırım epey yaygın şu  EVDİ mağazaları.Bu arada web siteleri olduğunu bilmiyodum pek hoşuma gitti bakakaldım valla yaa :))
Şimdi bu tür mağazalarda şöyle bir durum vardır.İçeri girmeden "amaan evde yer yok hırdavat istemiyorum hem bir eksiğim yok" dersiniz.Oysa bu bir kandırmaca ve kendine engel olma bahanesidir.Çünkü içeri girdiğiniz an kendinize hakim olmanız gitgide güçleşir,hemen kendinizi dışarı atıp oksijen almazsanız ev bütçesini şöyle bir sallayabilme ihtimaliniz vardır.Lakin gerçekten gerekli olan bişeyleri de ucuza bulmak bütçenize katkı ve psikolojik açıcan haz veriyor efem hehe:)))
(kaptırdım gidiyorum kim tutar beni?)
Cadımın pasaklılığından banyoyu envai çeşit fırça,tarak,saç kurutma,düzleştirme,kıvırma vs alet edavatıyla donatıp çamaşır makinasının üztüne yığmasından komaya giren bendeniz,sonunda çözümü bulur,hemde orda:D
Ivır zıvır askısı diye satılan bu ürün bizim zamanımıza kapitoneden dikilir temiz titiz ablalarımızın evinde kapı arkasında terliklik olarak asılırdı.
Ama aklıma bu tür bi çözüm gelse de kim açıcak makinayı,kim alıcak kumaşı,astarı yüzünü geçicek ppeehhhh
Tam da makinanın kenarında dar bi bölüm var askı var orda sabit süper yakıştı koyu mavi aldım ben ve gözlerine makinalarının başlıkları, fırçalar,taraklar, pamuk,aseton vs doldurduk nasıl derli toplu şık duruyo bakakaldım.
Ama gene o zavallı makinama rahat yok bu kez toka ,makyaj malzemesi, sivilce kremleri gidip gelmeye başladı odasında binlerce kutu var ama elinin altında olsunmuş sık kullandıkları nolurmuş yaniii
İşte eveli gün de(ben başlıyorum yazmaya haftasını buluyo bu ara hadi hayırlısı)
ıvır zıvır çantasını da buldum aynısından ve onuda kondurduk makinanın kenarcığına makyaj malzemeleri tokalar vs de kalktı toparlandı herkes mutlu oldu,mutlaka bulun derim ben,özellikle pasaklı kızları olanlar hehehe:)))
işte bunlardan,bizimkiler mavi ama,bi tanede kırmızı aldım benim bi simgeüniversiteyegiderselazımolur sandığım var ona attım:) o ne derseniz anlatırım bir gün.
..

Bugün pazar malum.Evde her ne kadar cadıyla benim dışımda bi dünya yokmuş gibi olsa da-ki gerçekten bizim itiş kakış çenemizden kavgamızdan yada kıkırdamamızdan pasif kalıyolar diğerleri:) Bugün pek bi formdaydılar.


Akşam misafir vardı ve benim sesim gitgide kısılmaya,gözlerim kapanmaya boğazım yanmaya başladı.Eyvah dedim korktuğum başıma geliyo:(
Ben grip nezle oldummu komple oluyorum yani hem üşüyorum hem nezle hem başağrısı(sinüzitten dolayı),hem boğaz enfeksiyonu hem öksürük ne arasan saldırıya geçiyor:((
Ve nedense çok uzun sürüyor geçmek blmiyor.
Hele boğazım mahfoluyo çiçek açıyo resmen yaa oofff

2 şahıs daha var evde kiii biri meşhur "ömür törpüm"
Bugün dışarı çıkmıştı sabah cadıyı dersaneye bırakmıştı telefon ettim
-İşin mi var hemen geliceksen ona göre çayı koyucam (babababa:PP)
Kıymetli cadısını kurstan alıp gelir genelde ama
-Gelirim birazdan öğleden sonra dersi varmış kendi gelicek bişey lazımmı
-(annemi taklit ederek)Ayyy benim nezle geldiii başımı duvardan duvara çarpıyorum ilaç al bana
(a saf kadın naz yapsana soytarılık yapcağına ama nerdeee sonra vahlanırsın ciddiye alırmı seni"Deveye cilve yap demişler, dokuz dükkan yıkmış!")
Neyse sudafed varsa al ama sakın THERAFLU alma bana dokunuyor evde var zaten dedim
Yine aradı 10 dk sonra
-geliyorum çayı koy,ben eczaneye uğrıcam
-tamam teraflu alma:)

Neyse geldi eli kolu dolu,kahvaltı çayda hazır ve nazır zaten,zorla oturdum limonlu çay içeyim de hap yutayım bari diye poşete bakktım,aa bu bi kabus olmalı!!!
-Törpü,bu THERAFLU değil dimi,halusinasyon görüyorum hastalıktan?
Ben bunu kullanamıyorum sersem ediyo dokunuyo demedimmi sana ya?Mahsusmu yapıyosun
(cırladım cırlıcam tutmaya çalışıyorum içimdeki kediyi,hiç bir dediğimi doğru anlayan düzgün iş yapan yok diye başlıcam amaaa)
Bi baktım bu söyleniyo zeytinyağı saf hemde,hep üste çıkıyo maşallah
-Nankör kadın,bidaha sana ilaç alırsam neyin
(??zaten ben hasta olduğumda umuruna salladığın görülmüşmü ki?)
-Eczacı senin istediğini artık reçetesiz veremiyoruz dedi,
(başka ilaçmı yoktu ?!^)
Başka bişi verdi ama ben onu tanımıyoruz diye bunu aldım gene
(seni var yaaa)

İç ses buraya kadar benim dış ses başladı,
-Be düşüncesiz insan,tanışıyosun diye iltimas mı geçtin yanii?
bunu senin fabrikada mı yapıyolar,eminmisin bundan o kadar garanti veriyon?
yoksa sen doktorsun da benim haberim mi yoookkkkk?!!!!!!

Oğluşun hikayelerini sonra anlatıcam zira halim kalmadı.Ama sadece google ın tamalama formu gibi desem anlarsınız bişiler hm?

DÜN İLAÇ ALMADAN GEÇTİ ANLAYACAĞINIZ KENDİME BAKMAYI DA BİLMEM ANCA LİMONLU ÇAY İÇTİM BÜTÜN GÜN BUGÜN DAHA DA BETERİM BURNUM AKMAKTAN HAL OLDU BİRDE HALA TIKALI UTANMADAN:(
BEN GİDİP YATAYIM EN İYİSİ..

10 Ekim 2008

HAFTA SONU ŞAMATASI:))


Tv de haberler,Ali Kırca heyecanla anlatıyo,şimdi bir konuğumuz var,ASİMO yeniden aramızda!
Bu kadar heyecanlandı bu adam ne ola ki dedik izliyoruz çıktı şabalak robot tay tay yürüyerek
Amanın Kırca heyecanndan sevincinden gebericek el çırpıyo bide,top oynuyomuş artık maşallah haber bu
Cadı başladı:
-5 yaşındaki geriizekalıı sanki bakışa bak adamdaki çocuk gibi buldu bunu peehh
asimo yürüyo gonuşuyo asimo çişini söylüyoo (hatta ......öğrendi dedi cazgır)
Sonra el sıkışıyolar
-Ennnemmm ya bana aşık olursa bu asimo!:)
-Tek yollamayın içeri len daha yeni top oynamayı öğrendi yürüyemiyo ki
-Aha bak içerden küütt diye ses geldi ,asimo gitti:))

ama biz mutfakta kırılıyoruz gülmekten,bu ara çok muzurluğu üstümde unutuyorum yazıcakken
yazıcam deyince ben en değerli malzemenim bana para vir telif hakkı diyo,şöhretini bana borçlusun diyo,ben yazcam bunu diyo vıdır vıdır ötüyo lakin yazdığı yok zira okunmadığına inandı bi kere.Zamanı da olmuyo pek ama eli kolu çenesi durmuyo,birde şu videoyu izlese bayılıcak kesinnn asimonun resmini arıcakken buldum:(Asimo, merdivenleri çıkamadı, projeksiyondaki honda reklamı kapatıldı. sahneye aceleyle paravan getirildi..)


..

Salona geçtik İPSİZ RECEP başlamış ufaklık merak etti bakıcaktım diye aratıyoruz,
cadı dibimde tabii: "tipsiz recep" yaz valla bak bence aslı oydu:)
ohoo daha neler var bu sefer kaçırmayın tıkla:))
.....


Hıçkırık tuttu beni ve ne yapsam geçmez su içerim vs ne biliyosanız ama daha beter birde sinirlenip kıpkırmızı keserim,diğer yandan bu cadı ötüyo
-NEFESİNİ TUT ÜSTÜNE SU İÇ 20 YE KADAR SAY, AMA HEPSİNİ AYNI ANDA YAP,
KESİN GEÇİRİYO KESİİNN OLMADI KESİN BOĞULUYOSUN:))


Popmundoya feci sardık,aynı evden 3 karakter var tabii (haliyle) zamanla ilgilerini kaybediyolar yada zamanları olmuyo okulda oluyolar vs ben onlarınkini de açıp düzene sokuyorum mecburen ölmesinler diye hehe:))
Cadı diyoki:
-Bunların hepsi annem, annem BEYZANIN HATUNLARINA DÖNDÜ!!


Babolisi (öyle der cadı) harçlık verirken bazen fazla kaçırıyo yada bozuğu olmuyo üstünü görücem akşam diyo ama gördüğü sayılıdır bin dereden su getirir bide üstüne para alır:)
Baboli diyo ki"pazartesi gösterirsen beş alırsın göstermessen leş alırsın"
Iyyy aman be yaaa pazartesiye kadar 5 katına çıkartır bunu olmadı borsaya yatırır canım merak etme sen dedim
bana bi bakış atıyo kiii yicek bıraksalar:PP

Bu sabah erken uyandım,bazı siteler keşfettim hafta sonu gezintisi yapıysanız nette bi uğrayın derim:

Ben daha incelemedeyim hala ama çok hoş gibi görünüyor.İSTİYOR-US yada SOSYOMAT gibi sanırım ama okuduklarınızı paylaşıyosunuz.
"Okuduğun her şeyi yorumlayabildiğin, aynı şeyleri okuyanları bulabildiğin bir yer mi arıyorsun?" diye tanıtmışlar.

Diğeri:
Bir sürü kategoride bir sürü konu var ve oylayıp yükseltebiliyosunuz.Buzlamak oylamak demek ve ordaki haberleri okuyup değerlendirebiliyosunuz.
"Buzla sizlerin ilginç veya önemli bulduğunuz haberleri, içerikleri başkalarıyla paylaşabileceğiniz ve neyin daha önemli olduğuna karar vereceğiniz sosyal bir haber topluluğudur. Buzla'da paylaşmaya değer gördüğünüz haberleri, içerikleri kaynak göstererek önereceksiniz. Ve sonuçta tüm katılımcılarlarla birlikte oylarınızla (buzlayarak), yorumlarınızla hangi haberin daha değerli olduğuna yine sizler karar vereceksiniz.
Buzla topluluğu tarafından değerli bulunmuş ve yeterince buzlanmış (oylanmış) haberler ana sayfaya çıkacak ve daha fazla insan bu değerli içeriği keşfedecek. Büyük medya kurumlarına göre önemsiz fakat aslında enteresan bir çok içerik ve site Buzla sayesinde daha fazla insana ulaşacak."

Bilenler çoktur bu siteyi ama :))

Vee son olarak arakadaş ekleme sorunu hepimizin tatlı belası,tema değişirken silinebilir,yada blogroll u çok başarılı bulmuyorum bomboş kalabiliyor ve google reader de ekli değilse blogdaşlarınız yeniden eklerken sorun oluyor.Unutulabiliyor vs.
Bizzat readerden alacağınız kod bu işin an ciddi çözümü.
Ona bir gün resimlerle yer vericem.
Alternatif bir çözüm daha buldum bugün:

Blog reader i (kenardaki pembe kutucuk var ya Bendeniz.... üzerinden “BLOGGERS”yazan)
açıklarken orayıda anlatırım ayrıntılı.
Ben readeri öğrenmemişken i yapmayı çare bulmuştum şimdi 3 ünü birden kullanıyorum orda:)
Friend feed hariç ama onu eklemedim:)

ve son olarak az önce maille gelen şu linke tıklayın ve izleyin lütfen MUHTEŞEM
Anlatacak kelime bulamıyorum.Çok duygulandım dolu dolu oldu gözlerim..


MUTLU HAFTASONLARI
...........

YARGILARIMIZ

Yargılarımız ve yargılarımız...
Saf insan olarak doğduğumuz bu ağın içinde büyürken bizimle birlikte büyüyen ve gürbüzleşen, sistemin adeta beyimize kazıdığı, bizi saf sevgi halimizden uzaklaştıran yargılarımız.
Yargı sistemimiz öylesine gelişmiştir ki, etrafımızda ne olursa olsun, aklımıza ilk gelen düşünce YARGILARIMIZDIR.

Yargılarla dolu günlerimize bir göz atarsak,

"Babam da bağırmadan konuşamaz".

"Annem de laftan anlamaz, sürekli dırdır eder".

"Bu kadın ne kadar çirkin, makyaj yapsa ne olur ki".

"Şu adama bak, o boyla o arabaya hiç yakışmış mı?".

"Bu adamın doğru bir iş yaptığı yok".

Bu örneklere siz daha binlercesini ekleyebilirsiniz.

Biri size "Kahve mi çay mı içersiniz?" diye sorduğunda, cevap kahvede olabilir çayda.
Bunun nedeni sadece tercih etmenizdir. Hiç çilek niye kırmızıdır diye sorgularmisiniz?
Yaptığınız sadece çilegin lezettini düşünmektir. Kişileri ve olayları yargılamak, sistemin bizleri robotlaştırmasına destek vermekten başka birsey degildir. Bunca yargılama içinde, kendinizi unutuyoruz ve yargı makinasi haline geliyoruz.
HERKES BİZLERİN İSTEDİĞİ GİBİ DEĞİL, KENDİ İSTEDİKLERİ GİBİDİRLER..
Bunun yanı sıra yargıların sonunda, mutsuz ve huzursuz olan bizleriz.
Yargılarımız sonunda mutsuz ve huzursuz eden ise yine bizleriz.
Minik yargı sistemlerini,bizler büyürken büyüterek sonunda insanlar arasında kargasa yaratan ve insanları istedigi yönde kuklalar gibi kullanan ise yine icine dogdugumuz sistemlerdir.
Bu sistemlerin kurbanı olmamamız icin elimizdeki tek silahımız saf insan halimiz, yani sevgi halimizdir. Bir kişi dahi olsa, cok basit bir olay dahi olsa, yargı yerine sevgiyi görüp, yargı yerine sevgiyi koklamak, yargi yerine sevgiyi tadmak,
içine doğduğumuz ağın kurbanı olmamak icin elimizdeki tek silahımızdır.

Not
İçine doğduğumuz Ağ: Cennet dünyayı, ,dünya genelinde, politika din ve basın üçlüsünü kullanarak, içindeki insanlari her yönden robotlaştırıp, birbirlerini kışkırtıp ekonomik güç ve kontrol etmek adına ,cehenneme çeviren dir.

09 Ekim 2008

30 YAŞ KADINLARI...

Andy Rooney der ki... "Yaşım ilerledikçe, en çok otuz yaşını aşmış bayanlara değer vermeye başladım." Nedenini merak edenler için gerekçeler aşağıda Otuz yaşını geçmiş bir kadın asla sizi gecenin bir yarısı uyandırıp "ne düşünüyorsun?" diye sormaz. Umurunda değildir çünkü ne düşündüğünüz. nEğer otuzunu aşmış bir kadın TV`deki maçı seyretmek istemiyorsa, söylene söylene TV`nin karşısında yanınızda oturmaz. Yapmak istediği bir şeyi yapar. Ve bu genellikle daha enteresan bir şeydir.

* Otuz yaşını aşmış bir kadın kendini yeterince iyi tanır ve kendinden emindir... Kim olduğunu, ne olduğunu, ne istediğini, ve kimden istediğini bilir. Otuzunu aşmış çok az kadın onun hakkında ya da yaptıkları hakkında ne düşündüğünüzü önemser.

* Otuz yaş üstü kadın çoğunlukla büyük aşklara, ömür boyu sürecek bağlılıklara doymuştur. Hayatında en son ihtiyacı olduğu şey bir başka mız mız, devamlı söylenen, ne yapacağına karışan, yapışkan bir aşıktır.

* Otuzunu aşmış kadın, ağırbaşlıdır. Bir operanın ortasında ya da pahalı bir restoranda sizinle çığlık çığlığa kavga etmesi çok nadirdir. Ha tabi hak ettiyseniz, sizi vururken de hiç tereddüt etmez, sonuçlarına katlanmayı da planlayarak...

* Otuzunu aşmış kadın övgüler yağdırmakta çok bonkördür, çoğu hak edilmemiş bile olsa... çünkü takdir edilmemenin ne olduğunu iyi bilir. Otuzunu aşmış kadın sizi bayan arkadaşlarıyla rahatlıkla tanıştıracak kadar kendine güvenir. Daha genç bir kadın, en iyi arkadaşını bile görmezlikten gelebilir, yanındaki adama güvenmediği için.

* Otuz yaşın üstündeki kadın sizin onun arkadaşına ilgi duymanızı hiç sallamaz, arkadaşının onun aldatmayacağını bilir.

* Kadınlar yaşları ilerledikçe medyumlaşırlar. Ona günah çıkarmanıza hiç gerek yoktur, onlar her bir haltınızı bilirler.

* Otuz yaşını aşmış bir kadın kıpkırmızı bir ruj sürdüğünde bu ona çok yakışır. Ama daha genç kadınlarda böyle değildir.

* Otuz üstü kadınlar açıksözlü, doğrucu ve dürüsttürler. Ne kadar geri zekalı olduğunuzu bir çırpıda açık açık söyleyiverir, eğer bir geri zekalı gibi davrandıysanız. Onun için ne anlam taşıdığınızı merak etmenize gerek yoktur

UMUT...

Umut etmeyi unutalı çok oldu,
seni unutmayalı çok oldu..
Sen giderken götürdüğün beni,
içindeki hangi şey sahiplendi ki..
Hangi kavşakta düşürdün hiç bilmedin,
sonra nasıl yaşadım,
yaşadım mı önemsemedim
..

Sonra ne varsa sana söyleyemediğim, ben onu içimde mısra mısra bağırırken,
kalemle tanıştım tesadüfen.. Şiir diyorlar adına, iyi yazıyor diyorlar, ben yazmıyorum aslında, kanıyorum, bilmiyorlar.. Ömrüme pazarlıksız bir acıyı bırakıp gittiğin günden beri yaramsın! Şimdi her kışım yaşlı, her baharım bayat.. Ömrün çadırlarında üşüyorum, bir çay bile ısmarlamıyor hayat! Çorapları hiç eskimeyen, ey uçsuz bucaksızlığa tünemiş hayat, nasılsın?


Gittim yanıldım,
kaldım yoruldum.
Üşüdüğüm de oldu,
beş para etmedi yalnızlık!
Tüm bedelleri pişmanlıklarla yoğurup,
günde 3 posta alıyorum,
ders olsun diyorum,
kendimi kandırıyorum..
Kabahatim misin bilmem,
benim ki yalnızca sitem..


Yaralanan kuşun kanadını sararlar değil mi sevgili, uzak yolcuların susuzluktan çatlamış dudaklarına, bazen saç telleri kıvamında bir şeyler sararlar değil mi sevgili.. Ama sen, ne dudaklarımdaki susuzluğu sordun, ne de parmaklarınla kırılmış kanadımın yarasını sardın! Sana ömrümün sonuna kadar sitem edersem, gözlerin gözlerimden hesap sorabilir mi?

Sevginin ısıtamadığı, acının ağlatamadığı yerlerde, bir şarkının notalarında ya da
bir şiirin mısralarında saklanmak hala.. Ve yaşamak nefes alıp vermekse, ne ala..

08 Ekim 2008

"DAYAN KOCA ADAM " Bir kişi bir umuttur...

Bugün klavyemin nedensiz inadı yüzünden yazımı düzenleyemedim malesef.Gece canım çok sıkkındı napıcağımı bilez vaziyette alttaki postu yazdım ama düzenlemeye kalktığımda artık çok geçti:S

Hayatının baharında ciddi hastalıklarla boğuşan hayatı altüst olan yürekler var.
Kar yağdı mayıstan itibaren seven yüreklere ama inanıyoruz güneş açıcak.
Sevdiceği eridikçe gözünün önünde eli kolu bağlı dua etmekten ve bu kabusun biteceğine inanmaktan başka bişey yapamayan,ama hep onunla olan bir dostum,kardeşim var her an yanıbaşımda.Hayat dolu neşeli,güçlü bir kız o.
Gözlerinde zaman zaman umut,bazen çaresizlik,bazen hüzün var.Anlatılmaz bir kaybetme korkusu var.Ama bir o kadar da inanç var kalbinde..Sevginin gücüne inanmak istiyor ama yetmiyor bazen.
Nasıl girizgah yapılır nasıl bağlanır bu konu bilmiyorum.
Bri nin erkek arkadaşı kanser.Lösemi.Bilenleriniz vardır.
Kısa bir zaman zarfında KEMİK İLİĞİ NAKLİ olması gerekiyor.
(Bir kişiden hematopoetik kök hücreler alıp bunları başka birisine(Allojenik ), veya ileride aynı kişiye(Otolog)aktarmak mümkündür. Eğer verici ve alıcılar uyumlu iseler aktarılan hücreler kemik iliğine göç edip kan hücreleri üretmeye başlarlar. Kök hücreler genelde ya ilium tepesinden genel anestezi ile alınır (bu işlem pek çok iğne batırması gerektirir) veya kök hücrelerin kemikten kan dolaşımına salınmalarını sağlayan bazı ilaçlar kullanılır, ardından bu hücreler kandan izole edilir.

Bir kişiden diğerine nakil, kemik iliğinde ciddi hastalıklar olması durumunda yapılır. Hastanın iliğindeki hücreler önce radyasyon veya ilaçlarla öldürülür sonra yeni kök hücreler aktarılır.
Kanser durumunda, radyasyon terapisi veya kemoterapiden önce hastanın hematopoetik kök hücrelerinin bir kısmı bazen toplanır, terapi bitince bağışıklık sistemini yeniden oluşturmak için hastaya geri verilir..)
Nasıl bağış yapabilirim diyenler için bilgi:TIKLAYIN
Ben Bri nin sayfasına davet ediyorum,okuyun ve yanında olun siz de lütfen:BUYRUN
devamı var burdan lütfen..


Zekirdek te kampanyadan haberdar etmiş,BURDAN
Facebookta toplanmışlar TIKLAYIP DESTEK OLUN
Ultraslan üyesiymiş Galatasaray ın resmi internet sitesinde yer almış TIKLAYIN
Galatasaray tv desteğe başlamış:BURDA


Burda da gelişmelerden haberdar etmeye çalışıcam.Öncelikle İzmirde olan dostlar,
Desteklerinizi bekliyoruz.
3büyük ilde çalışmalar başladı ve KAN GRUBUNUN BİR ÖNEMİ YOK.
Linklerden ve bri den bilgi alabilirsiniz yanlış yönlendirmekten ödüm kopuyor.

Neyse satır altında kalamayacak kadar önemli bir konu bu ve adım atıldığı an epey elele verilmiş durumda.Bu beni çok sevindirdi.Türk halkının duyarlılığı ona şifa getirecek inşallah.
Mail olarak atın,bloglarınızda minicik bile olsa yer ayırın,bilgisi olanlar Bri ye ulaşsınlar lütfen..

BUGÜN..

Keşke hep hayatta güzellikler ve güzel haberler olsa değil mi?
Ama bu hayat denen oyunda bir yandan kazanırken diğer yandan kaybediyoruz.
Dibi delik bir kova misali..


Bugün annemi gördüm aniden karşı kaldırımdaydı ve ben de marketten geliyodum trafiğin ortasına attım kendimi ve karşısında durdum sırıttım.
Ve en mahsun ifadesini takındı aniden,
-aramıyosunuz beni çıktım mecburen bişeyler alıverseydiniz dedi
-annecim sen arasaydın getirirdim dedim.Hem gayet iyisin maşallah beni çaya çağırdılar gitmedim işim var markette diye:))
-Bizim çayımız yokmu,hıhh gel canım çay istiyo
-Yok gelmiyim sen acından ölmüşündür:))şurda yemek yiyelimmi?
-E eyi gidelim hadi
Elindekileri bırakır bir tanıdığa,yolda (yol dediğim karşı kaldırımda dizili)
-Ay ben çay istiyodum bee
-E iyyii çay bahçesinemi gidelim şöyle deniz kenarına annecim?
-Yok şurda pastanede börek yiyelim barii
-Tamam annecim

Oturduk konuştuk biraz.Annecim sadece büyütmemeni istiyorum dedim özetle,
şükretmeni mutlu olmanı istiyorum sabah uyandığında.Çok şeyin var bunun için.
her arayışımda kötüyüm der sızlanır bana sitem edersen ,doktorda yanında olduğum halde söylediklerini yanlış anlar abartırsan olmaz ki.
Bana çok haksızlık ettiğinin farkındaydı bugün..
Çok güzel geçti çokk:))


07 Ekim 2008

KONSANTRASYON??



Bir bayram daha bitti.Çok şükür hayırlısıyla atlattık-mı?
Hayır tabii ki.
Sevmemem için bilinçaltı sebeplerim var bayramları sanırım.Çünkü çocukluğuma dair hiç bir bayramı hatırlamıyorum.Geçmişe gömülüp gitmiş gibiler.En ufak bir iz yok..
Nerdeyse bebekliğine kadar en küçük anıyı ayrıntılarıyla anlatan benim için bu çok tuhaf.
Neyse bunu geçtik..Başkalarının bayram sevinci ve telaşını izlemeyi ve çocukların bayram sevincini seviyorum ben..

Ama arefe gününe kadar aralıksız çat kapı misafirle burun buruna olan bendeniz,artık o gün keyifle temizliğimiz bitmiş çarşıya çıkacakken (kalabalığı görmek ve pazarda dolanmak hoşuma gidiyor o gün ve illa evde birkaç eksik bulunur ya) yine telefon çaldı.

"Annen hastanede ,serum bitsin geliyoruz çıkma evden..!"
(arada acile gidip serum taktırır demiştim ya periyodik olarak,ilgi istiyor ve bayılıyor hastaneye işin tuhafı(!))
*ilaçlarını düzenli almaz,tansiyonu çıkar..
*dr sadece su yazıcam artık reçetene der gene böbrek için su içmez ağrır,
*birlikte gider bütün gerekli gereksiz ultrason- röntgen- mr- eeg- emg toptan tetkikleri yaptırır geliriz ertesi gün benle ilgilenmiyosun yere çarpıyorum öyle arıyorum der,
*dr der ki şu sebepten olabilir (mesela beyne giden damarlar bazılarımızda daha sık olurmuş ve ödem yapma ihtimali daha fazlaymış,BEN FELÇ OLDUM ORDAN BİLİYORUM.OLMASAM ŞAŞIN)
tahlide vs de hiç bişey çıkmamıştır reçetesi yazılmıştır ama gider beynimde daralma var çok ciddi benim durumum der millete dumur eder beni.
İlaçları ömrünce devam ettirmek ister,doktor sürekli demediği halde,ilk parti ilacı biter iyiyim kötüyüm demez tedavi olamadım yarım kaldı ilacımı alıveren yok der.
kaslarda çekilme erime oluyomuş zamanla kullanılmayanalarda özellikle ve hacim ufalmasıymış bu yani kaybetme değil,ama eriyo hızla kollarım inceldi doktor farketti bu yaşlılıktan diyo der.
Sürekli sabah kalkıp nerem ağrıyo acaba der,asla çok şükür elim ayağım tutuyo bakılıcak param var,evladım var demez..
Annemle neredeyse her gün tlf da konuşuruz ama standart 3 cümleyle başlar:
*Kız sen ne biçim evlatsın hiç arayıp sormıcanmı
*Benim baş dönmesi geldi gene (hiç gitmiyor ki)duvardan duvara çarptırıyo
*Acımdan öldüm ben(evde savaş çıksa yetecek kadar yiyecek son model buzdolabında mevcuttur ve karşısında migros hatta elinin altında her an hazır bir kapıcı vardır)

Tlf da tahammül sınırımı aşar ama o kapatır gene,göya küser
lakin beş dakka sonra bizi evde bulamayıp hepimizi cepten arar nerdesiniz der
-e napıcaksın?
-yarın cadı beni uzmanlara götürsün(yanındaki sağlık kliniği,kolestrol testi için)
-tamam
-nerdesiniz şimdi siz ne açmıyonuz tlf u?
(hasta ama gezmeye gelemedimi çıldırıyo,habersiz adım atmak yasak)
-dışardayız anane
-ertesi gün tlf çaldırıp kapar,cadı uyku sersemi giyinip otobüsle gider,ama gerek yoktu demek için aradımdı der iyimi?
maksat gece huzur bozulsun.öğreneceğini öğrenmenin tek yolu bişiler uydurmak.

Daha? dahası var ama aklınızı kaçırabilirsiniz bu kadar-cığı bile onu hiç tanımayan biri için ben abartıyomuşum yada umursamıyomuşum sahiden hayırsızmışım gibi görünüp yanlış intiba yaratabilir diye korkarak içimi döküyorum inanın.:((

Çünkü hayatım boyu hep namlunun ucu bana dönüktür.Ve ben o silahın nerden geldiğine anlam veremem hiçbir zaman..Ama illa bi yerden gelir bende patlar herkes.

Telefondan da nefret ediyorum elim gitmiyor açmaya vebalı gibi bakıyorum.
Evde zaten cep tlf um titreşimde olduğu için hiç duymam,msn hiç açmam,ev tlf da numara görmessem tanıdık canım istemezse açmam.Uzun konuşmayı da sevmiyorum tlf da,dikkatim dağılıyo ve anlayamıyorum ne diyo karşıdaki bi süre sonra..
Kötü haber ala alamı gelişti bu psikoloji bilmem.
Sanırım ben bu "anında haberleşme" işini sevmiyorum.Kısıtlıyor beni.
Her an ulaşılmak hoşuma gitmiyor bazen. Çünkü aniden bişey çıkıyor mutlaka ve ben karşımdakini önemsemiyormuş gibi oluyorum.Yani yetemiyorum.
Ve önemsenmemeyi nasıl kaldıramazsam,bunu yaşatmaktan korkuyorum karşımdakine.
Değer vermediğimden değil,çok değer verdiğimden yani.

Ama ilgi gösterme konusunda sıfırım.
Bu yüzden çok şey kaybediyorum ve hatta çok yanlış anlaşılıyorum ama bu böyle.
Kendimde düzeltmeye çalışsam da düzeltemediğim bir şey bu.
Neyse fazla uzatmanın alemi yok laf lafı açıyor burda bile yaa:))

İşte bu sebeplerden ve bilimum tembellik ve iç sıkıntısı sebepleriyle açıp kapatıp durup bir türlü yazı yazamıyorum.Düşünürken bile daldan dala atlıyorum çünkü.

Bayram biter bitmez soluğu çarşı pazar gezmekte aldık cadım,oğluşum ve ben,bri de işi bitince katıldı güzel bi gün geçirdik biraz deşarj olduk,cadının geçen gidişte starbucks a kadar gitmişken kendine missler gibi kocaman kahveler saloya sıcak çikolatalar bana kaave layık görmesiyle günlerce ağlama kapasitesine sahip bendenize,söz verdiği kahveyi sonunda ısmarlamış bulunmaktadır.Bu seferde fazla şekerliydi ama:)))
İşte bunlar da ilk seferdeki beni şok eden kalp krizi geçirten tepsi ve bu seferki tepsi:))

İlkini aktarayım ama;
-ayyy çok canım çekti çok yoruldum ya bi kahve içsekmi şurda?
-yok yaa vakit kaybetmeyelim hadi başka zaman(ilk gün böyle)
-ayy bugün mutlaka şurda dinlenip kahve içicem öyle gidicem çabuk işlerimizi bitirelim
aynede öyle olur,içim gide gide geç vakit anca yorgun argın gireriz starbucks a,
-ben oturayım sen al kızım hadi çok yoruldum
-tamaammmm (zaten bu bakıp seçme kısmından nefret eder cadı)
-siparişleri veriri,yanıma gelir
-neli istiyosun ben içmicem der
-olmaz hayatım sen de al kendine bana da sen seç(ne sevip sevmediğimi bilir ya)
hadi bana süprizz yaaappp(bu arada yüzümde güller açar)
-gelip oturur ve siparişleri hazırlayan çocuk kahve orta şekerlimi der??!!
beynimden bişeylerin aktığını hissettim ve gözlerim de ona eşlik eder böyle anlarda.
Yüzümden anlar ama koltuktan kalkıp koşacak değiştirecek yada kendisi onu içecek kadar fedakar değildir benim kızım naparsın,arkadaşıda vardır yanımızda aksi gibi.
Kocamann karamelli kahveler moccalar bişiler gelir ama bana her gün her dakika içtiğim türk kahvesi gelir.Sturbucks a türk kahvesi içmeye gitmişimdir çünkü.
Bu kadar kendine dönük ve aynen babası gibi bir kızım olduğu için şanslıyım der zıkkımlanırım,ama bütün yaz sürer bunun acısı ciddi ciddi içimde..

O da yemin eder ilk gittiğimde sana en güzelinden ısmarlıcam hatta bi tanede eline alıcam öyle dolaştırıcam diye. Yemin kahvesi bu yani:)

Dönüşte göya bana küs olan annem (arama saatini geçirttim ve şu meşhur 3 cümleye yeter dedim diye)
Taa istanbuldan siboşu çağırmıştır çok fenayım ben diyerek beni azarlasın ve kendine acındırsın diye ve beni ararlar sana gelcez nerdesin diye (demokraside çare tükenmez)
-siboş ben yoldayım canım,1 saatte ancak evde olurum,buyrun isterseniz ben alayım gelip(orda inip taksi tutucam bana gelicez başka çare yok)
(bu arada kimle,hangi arabayla vs bin soru sorulur sırat köprüsü gibi herhalde ailece olsak bizide alın dicekler)
-yok hayatım geç olur,yarın geliriz
(aslında madem beni görmek istedin hazır sokaktayız siz gelin desenize dimi)
-tamam canım yarın gelin görüşürüz

ama yolda da aramalar bitmez,bendeniz isyan eder açmaz,ama durdururlamaz anne ,eve geç kalınmasına çok kızan evhamlı ömür törpümü arar hemen
-ay bize gelin dedi gelsek kapıda kalcakmışız bak
-yoldalar anne geliyolar
-ayy hala gelmediler he??

o arada otobüse binen 4 kişilik şen grup,bindiği an 4 ytl bayıldık 6 verip taksiyle gitseydik ya diye çığlık atar lakin otobüs bomboş ve aynı yerde iniyoruz zaten diye oturur,ama bi sebepten dolayı bri ve bendeniz iner,daha kalkam vakti gelmeden otobüs kaçar,önümüzden geçer ama durmaz ve çocuklar içinde kalır:))))))
hemen taksiye atlayıp "heyy dostum öndeki otobüsü takip et "denir,durağa önce varılır ve otobüs şöförüne tiksinçsin bakışları atılır
zaten bi aksiyon daha olmasa şaşardık diye kahkahalarla eve varılır:)

kışkırtma işe yaramaz hatta yüzünde sırıtmayla kapıyı açıp "annenler geldi geri gitti kız" diye kafa bulup iyice zıvanadan çıkartır beni törpü,
annler ertesi gün gelir....

arkası yarın mı???inşallah değildir
böyle abuk iç döküş yok!!
Yakındır bir felç daha bana,bekliyorum yani:(

(DEVAMI YOK BÖYLECE BIRAKICAM DESTAN GİBİ KUSURA BAKMAYIN)
aahh ah eski formumda olsam değişmiştim şimdi bu öfkeyle şablonu yaa:PP

02 Ekim 2008

Geleceğin Suçlusunu Yetiştirmenin En Basit Kuralları

OKUYUNCA ŞOK OLDUĞUM BİR YAZI..TAM YERİ TAM SIRASI SANIRIM:)
ALTTAKİ YAZININ DEVAMI ASLINDA YA
UZUN OLDU BURAYA ALDIM

..
NASIL İYİLİK YAPTIĞINI DÜŞÜNÜP ZARAR VERİYOR İNSAN ÇOCUKLARINA OKUYALIM:

Geleceğin Suçlusunu Yetiştirmenin En Basit Kuralları
*- Daha küçükken çocuğa istediği herşeyi vermeye başlayın! Bu şekilde o, herkesin onun geçimini sağlamak zorunda olduğuna inanacaktır..
*- Kötü sözler söylediği zaman gülün! Böylece o kendisinin akilli olduğuna inanacaktır.
*- Ona düşünmeyi ve beynini kullanmayı hiç öğretmeyin! 21 yaşına gelince kendi kararlarını, kendisi versin diye bekleyin!
*- Yerde bıraktığı herşeyi kaldırın; kitaplarını, ayakkabılarını, kıyafetlerini, onun için herşeyi siz yapın ki; o bütün sorumluluklarını başkalarına yüklemeye alışsın!
*- Onun gözünün önünde sık sık kavga edin ki; bu sayede aile bir gün parçalanırsa çok fazla üzülmesin.
*- Ona istediği kadar harçlık verin ki; hiçbir zaman kendi parasını kazanmanın ne olduğunu öğrenmesin.
*- Yiyecek, giyecek ve konforla ilgili bütün arzularını yerine getirin ki; istediklerine ulaşmak için çalışmak gerektiğini öğrenmesin.
*- Komşulara, öğretmenlere, polislere karşı daima onun tarafını tutun ki, onların hepsine karsı peşin hükümleri oluşsun.
*- Bütün bunları ve benzerlerini yaparak yetiştirdiğiniz çocuğunuz bir gün suç islerse, kendisinden özür dileyin!

Ama onu felaket dolu bir hayata hazırladığınız için kendinize teşekkür etmeyi
ihmal etmeyin!!

Bu belge ABD Houston Polis Müdürlüğü tarafından hazırlanmış ve
kentteki tüm evlere ve okullara dağıtılmıştır..

DARALTMAYIN ÇOCUKLARIIIIIIII!!!!!!!!!!!!!!!!


Bayram vesilesiyle eltimi gördüm:))
Benimle birlikte her zaman görmeyen birileri daha gördü ve
"ÇOCUĞU İZLEMEYİ BIRAK!" dedi.
"Yapma bunu gözlerini ayır ondan,ne yapacağını bilemez hiç bir zaman kendi karar veremez yapma!"
27 yş daki oğlu "anne hala seçimlerimi tek başıma yapımca içime sinmiyor onayına ihtiyacım var gibi geliyor kararsız oldum senin yüzünden" demiş.
Ve o zaman anne yaptığı hatayı anlayıp bunu 10yş küçük diğer çocuğuna yapmamış,zaten abisi izin vermemiş buna.Ve küçük okumak için Avusturya yolcusu bu sene.Daha 17 yaşında:)

Çocuğunu sürekli yönlendirmeye çalışması,aralıksız doğruyu yapması için baskısı,
gözaltında bi suçlu gibi çocukcağızın saçmaladıkça saçmalaması,inatlaşması,daha beter dengesizleşmesine şahit oldum yine. Aman ne şahane çocuk yetiştiriyoooo falan mı diyecekler ne hırstır bu anlamadım ki?Elini sürme,ayağını çek ordan,ayy oğlum napıyosuun demesinden ve peşinde bütün gittiği evlerde her odaya futursuzca dalmasından bıkmış durumda herkes.
Onun yüzünden çocuk geç konuştu,gittikleri doktor annesine eğitim kitabı verdi,
psikiyatr a gittiler ama herkes senin ihtiyacın var asıl dedi..
Son gelişinde ders yapması için bütün gece zavallıyı ağlattı.Çocuk oynamak istiyo yoruluyo evde yapıyomuş ama ne gam,birde gezmeyi seviyor ki fedakarlık edip evinde de oturmuyor çocuğun huzuru için.Yada biraz erken kalmak evde yaptırmak yeterli.İşin en kötü yanı,kendisini panikatak krizine sokmayı başaran babası da sürekli üzerine gidiyor annesi ne derse yapması için,olmadı "salak,salak en çirkin defter seninki olacak" deyip durdu iyi mi?Bu sefer de ikisi başladı tartşmaya.Doğal olmayı asla başaramayan kibarcık bayan ve kaba eşi düşünün..
Sonunda görümce tarafından eve kovalandılar zaten:))) gidin evde yaptırın başım ağrıdı be eziyet edip durmayın dedi ve zorla yolladı resmen.Hala da eniştem gelir şimdi göreydik ayıp olur diye sayıklıyodu gezenti:D
Bayramda da prospektüsü okumuş çok bilen baba doktorun 2 yerine 1 kaşık yazmasından şikayet etti durdu şurubu..Hem de heryerde..Şurup icat etmiş gibiydi."Ya sürekli doktoru belki sakıncası alerjisi vardır yeterli gelmezse dozu arttırır" dedikse de ikna olmadı ve bu gece 40km yol katedip çocuk hastanesine götürdü.Sonuç:hiçbişeyi yok demiş doktor gelmenize gerek yoktu.İlaçları varmış zaten.Buda kapak olur mu bilemem.

Demek istediğim, eğitip öğretmek görevimiz,seve seve yapıcaz bunu ama,bırakın kendileri de bişeyler yapsın,nasıl davranacağını çıkmadan tembihleyin ama gittiği yerde tekrarlamayın mahçup etmeyin be ya..İçlerine yara kalıcak..
Sizin de...

..