14 Şubat 2008

YUVA..



Yuva
yaşayan her insanın sahip olmaya,
sahipse korumaya çalıştığı herhangi bir "yer"dir. .

Sevgilinin koynundadır yeri kimine göre,
bazıları için çocuklarının koşuşturduğu yerdir.
Bir kısmı içinde nohut oda bakla sofa,
ama "tencerenin kaynadığı" yerdir.

Dört duvardan, bir ocaktan oluşmaz yuva.
Onun sıcaklığı yürekten gelir,
sevdiğiniz müddetçe ısınırsınız orada.
Yeterince sıcak olmasa da ısıtan, doyurmasa da asla aç bırakmayan yerdir.
Hepimizin gizli gözyaşlarını döktüğü, en kışkırtıcı kahkahalarını attığı,
sevdiği, sevildiği ve seviştiği yer...

İnsan hep hasret duyar yuvaya,
gurbete gider bazıları, dönüp kurabilmek uğruna..:(
Sevdiğini kaçırır kimisi zalim bir babanın elinden, yuvasına yürek olsun diye.
Kimileri asker yolu gözler, yuvasını kurmak için, kimileri okul yolu..
Kışlalarda en çok bu hasretle yatar asker,
bazı okul yurtlarında hıçkırıklar yükselir yorgan altından yuva özlemiyle..

Bazen sevgiliyle yuva kurmak için büyük kavgalar verilir.
Ne akan gözyaşları umursanır, ne dökülen kanlar.
Öylesine büyüktür ki arzu, dağlar delinir,
Mecnun olunur, Kerem olunur.
Bir demet karanfille, soğuk bir ayazda, dakikalarca beklenir yuvayı ısıtacak o yürek için.
Yükler taşınır, omuzların kilolarca ağırlık altında ezilmesine aldırmadan.
Ayakların ıslanmasına aldırılmaz derelerden geçerken.

Güneşin teni kavurduğu hissedilmez, ellere batan dikenin acısını duyulmaz pamuk
toplarken. Kiminde yuvaya dönüş hasretidir, kiminde yuvayı kurma hasreti bu acıyı yok sayan.

Niyedir bunca dayanılmaz olan çekiciliği bilir misiniz?..
Bir çift göz arar bazen insan kendisine sevgiyle bakan,
bir ezgili ses duymak ister mutfaktan ismini seslenen,
en çok da çocukların oynayıp gülüştüğü bir odaya bakmak ister, kapı aralığından...

Orada bir minik kedi sırnaşır mırıldayarak bileklerinize, kucağınıza alır seversiniz.
Her okşayışınızda bir dert kanatlanıp uçar gider yüreğinizden.
Penceresinden baktığınızda -kar da yağıyorsa dışarıda- bir çay demlersiniz.
Kestane kavurursunuz yuvanın sıcağında.

Çocuklar ayva koparmak, çağla düşürmek için üşüşür bahçesine güz öncesinde, yahut ilkyazda.
Aldırmadan debdebeye, çocukların neşeli gülücüklerine siz de katılırsınız.

Bu sıcağı hiç tatmamış ve bilmemiş insanlar vardır. Anlayamazlar bu özlemi.
Kocaman kocaman açarlar gözlerini anlayabilmek için insanların neden bu özlemle çırpındığını...

Bir eve yerleşip dayayıp döşeyebilirsiniz.
Bambu koltuklar, cam vitrinler, süslü çerçeveler asabilirsiniz duvarlarına.
Halılar serip duvardan duvara, oturup yuvam diyebilirsiniz bir mekana.
Oysa sizi ısıtan ve gözlerinizin ışıldamasını sağlayan şeyin, bir sevgilinin kalbi,
yahut çocukların gülümsemesi olduğunu bilmiyorsanız "yuva" sahibi olamazsınız.

İster bombaların düştüğü, kurşunların uçuştuğu bir zamanda olsun,
ister yer azgın bir ejder gibi silkinip üzerindekileri attığı zamanda,
hep yuvadır insanlara yaşama azmini aşılayan ve onları yaşatan.
Yuvayı yıkan ne bombadır ne kurşun.
Yuvayı yıkan her zaman insanın kendisidir.

Bazen kendi yuvasını kendi yıkar, farkına bile varmadan.
O insan ki kurtulamamıştır doğduğu ve büyüdüğü yuvanın sıcaklığından.
Kaybetmiştir umudunu ve hiç ulaşamayacağına inanır kendi evinde o sıcaklığa bir daha.
Elindekini güzelleştirmeyi bilmez, kendinden bir şeyler katmaz...
Sahip olduğu yuvada yitirmiştir o çocuk saflığını artık.
"Ev" olmuştur o yuva,hiçbir yürek ısınmaz o yerde.
Geri geri gider ayakları, ve ağlar;
içten içe yitirdiği yuvasına nedenini bilemeden...

Oysa bir akşam elinde bir demet çiçekle kapısına dayanıp,
zili çaldığında kapıyı açan kişiye -onu bir daha hiç göremeyecekmiş gibi bakarak-
"seni seviyorum" dediğinde evini yeniden yuva yapacak yangını başlatacaktır.
Ama bunu yapmaya
ne cesareti ne de umudu yoktur...

Eğer bir yuvaya sahip değilseniz,
yüreğiniz her an uçacak gibi kanat çırpmıyorsa,
yahut özlemiyle yanıp tutuşmuyorsanız niye çaba
Çekilin ve ölmeyi bekleyin ki
karanlığınız önümüzü tıkamasın..

-----------------------


BUGÜN ÖZEL BİR GÜN,GEÇEN GÜNDE BİZİM İÇİN ÖZELDİ AMA PC DE SORUN VARDI VE HİÇ ZAMANIM YOK BU ARA YAZAMADIM.YAZICAM EN YAKIN ZAMANDA.
TABİİ DİĞERLERİ KADAR KOMİK BİR GÜNE DÖNÜŞTÜ:))
SIRASI GELMİŞKEN SİZİNLE BU GÜZEL YAZIYI PAYLAŞMAK İSTEDİM.
SEVGİLİLER GÜNÜ DEDİĞİMİZ TÜKETİM YARATMAK İÇİN SUİSTİMAL EDİLMİŞ BİR GÜN HALİNEDE GELSE DE,ASLOLAN HİSSETTİRMEKTİR SEVGİYİ.
SONUÇTA AŞKI YAŞAMANIN ASLI MUTLU BİR YUVAYA SAHİP OLMAKTIR.
ZATEN AMAÇ OLMASA YAŞAM DURURDU..
DİLERİM BÜTÜN AŞKLAR MUTLU BİTER..
ÖNEMLİ OLAN KURMAK DEĞİL YAŞATMAK,TUTKU DEĞİL HUZUR..
BUNU GÜN GEÇTİKÇE DAHA İYİ ÖZÜMSÜYORSUNUZ.
MUTLULUĞUNUZ DAİM OLSUN..

2 yorum:

Mutluveumutlu dedi ki...

Çok güzel bir yazı, teşekkürler bizlerle paylaştığın için.
Aşkların sonu hep mutlu bitsin, mutlulukla kurulan yuvalar mıtlulukla devam etsin.

Saana davetiye yolladım ama mailin sonunda iki tane "i" mi var. Acaba iki i ile yalnışmı yazıldı diye tereddüt ettim :)

Nurtella dedi ki...

Evet iki ii var:))çok tşk canım benim hemen bakiim maillere

Bende aynı dileklerde bulunuyorum herkes için..